Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla Meclis’e sunulan “11. Kalkınma Planı” 19 Temmuz 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.Plan, 2014 yılında kabul edilen 10. Kalkınma Planı’ndaki 2023 hedeflerini neredeyse yarısına düşürmesiyle dikkat çekiyor. 10. Kalkınma Planı’nda belirlenen 2023 hedeflerinde GSYH’nin 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi; ihracatın 500 milyar dolara çıkarılması; işsizlik oranının % 5’e düşürülmesi; enflasyon oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi bulunuyordu. 11. Kalkınma Planı’na göre, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) 1 trilyon 80 milyar dolara, kişi başına gelirin 12.484 dolara yükseltilmesi hedeflenirken, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması, işsizliğin % 9,9’a düşürülmesi, 4,3 milyon ek istihdam yaratılması hedefleri bulunuyor.
Böylesine bir genel perspektif içinde madenciliğimize bakarsak;
11. Kalkınma Planı’nın 121-123. sayfalarında yer alan madencilik başlığında amaç olarak; “Madencilik sektöründe hammadde arz güvenliğinin sağlanması, madenlerin yurt içinde işlenerek katma değerinin artırılması yoluyla ülke ekonomisine katkısının geliştirilmesi temel amaçtır. Enerjide dışa bağımlılığın ve cari açığın azaltılmasını teminen, yerli kaynakların daha fazla kullanılması amacıyla, başta linyit olmak üzere, jeotermal ve kaya gazı gibi yüksek potansiyeli bulunan yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve Ar-Ge faaliyetleri artırılacaktır.” ifadeleri yer almaktadır.
Madenciliğin geneli ile ilgili olarak, havza madenciliğinin teşvik edileceği, birbirine yakın sahalardaki faaliyetlerin maliyet etkinliği ve iş güvenliğinin artırılmasına dönük çalışmalara hız verileceği, madencilikte katma değerin artırılması amacıyla, madencilik ürünlerinin yurt içinde işlenmesine ve uç ürün geliştirilmesine öncelik verileceği belirtilerek madencilikte kullanılan makine ve ekipmanların yerli üretimi destekleneceği vurgulanmıştır. Temel ve kritik madenlerin belirleneceği, ekonomik potansiyeli yüksek madenler ile diğer kritik hammaddelerin üretim altyapısı oluşturulacağı, nadir toprak elementlerinin güvenli teminine yönelik yol haritasının belirleneceği ve bu madenlere ilişkin stratejik rezerv, stok, ihracat kısıtlaması konularında düzenlemeler yapılacağı konularına da planda yer verilmiştir.
11. Kalkınma Planı’nda maden aramacılığına yönelik olarak; özel sektörün arama faaliyetlerinin artırılabilmesi için finansal riskleri azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüleceği, arama risklerini mali açıdan azaltacak bir mekanizma oluşturulacağı belirtilmektedir. Ayrıca; uluslararası standartlarda maden aranmasını ve işletilmesini mümkün kılacak Maden Yatırım Ortaklığı modeli oluşturulacağı ve arama ve rezerv raporlarının uluslararası standartlara uygun şekilde hazırlanmasına yönelik çalışmalar yürütüleceği ifade edilmiştir.
Son bölümde MTA haricinde kamu madenciliğine hiç yer verilmeyen Plan’da, özel sektör madenciliği ile ilgili olarak; yatırım güvencesi artırılacağı, izin süreçlerinde bürokratik yapının etkinliği sağlanacağı, madencilik faaliyetlerinde izin, ruhsat ve lisans işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilmesine yönelik altyapı oluşturulacağı vurgulanmıştır. Bunun yanısıra, firma ve işletme ölçeklerinin büyütülmesi özendirileceği, sektördeki firmaların teknik ve mali yapılarının güçlendirilmesine yönelik tedbirler alınacağı ve yatırım güvencesini sağlamaya yönelik izin formaliteleri basitleştirilerek yatırım süreçleri hızlandırılacak ve yatırımcı üzerindeki idari yükler azaltılacağı belirtilmiştir.
Son günlerde oldukça gündemde olan çevre konusuna da değinilerek, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde madencilik sektörünün çevre ve iş güvenliği mevzuatına uyumunun geliştirileceği, çevre ve iş güvenliği mevzuatına uyum bilincinin artırılacağı vurgulanmıştır. Eğitim ve sertifikasyon çalışmalarına devam edileceği ve madenciliğe özgü kurumsal iş güvenliği altyapısı geliştirileceği de Plan’da yer almıştır.
11. Kalkınma Planı’nın da yer alan önemli başlıklardan birisi de kömür ve enerji sektörü içindeki yeridir. Bu konuda enerji ve madencilik makine ve ekipmanlarında yerli üretimin geliştirilmesi sağlanacağı, enerji sektörü ile sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak üzere yurt içi ve yurt dışındaki arama çalışmalarının artırılacağı, kömürün yanısıra nadir toprak elementleri, bor ve diğer ekonomik potansiyeli yüksek madenlerin aranmasına öncelik verileceği ifade edilmektedir. Enerji sektörünün petrol, doğal gaz ve jeotermal kaynak ile sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak üzere yurt içi ve yurt dışındaki arama faaliyetleri hızlandırılacağı, KKTC’nin deniz ruhsat sahaları dâhil olmak üzere, denizlerde petrol ve doğal gaz sismik arama ve sondaj çalışmaları yoğunlaştırılacağı, 2023 yılı sonuna kadar yapılacak toplam deniz sondajı sayısı 26’ya çıkarılacağı da ifade edilmektedir.
Madencilik başlığının dışında Enerji başlığı altında da linyit madenciliğine değinilerek; linyit rezervlerimizin çevre standartlarına uygun şekilde elektrik enerjisi üretiminde kullanımı artırılacağı ve kamu elindeki linyit sahalarının elektrik üretimi suretiyle ekonomiye kazandırılması sağlanarak, elektrik üretiminde ithal kaynaklara bağımlılık azaltılacak ve istihdama katkı sağlanacağına yer verilmiştir. Bu çerçevede temiz kömür teknolojilerine ilişkin Ar-Ge projelerinin destekleneceği de Plan’da yer almaktadır. Yine kömür madenciliğimize ilişkin, linyit rezervlerimizin etütleri tamamlanarak santral kurulum ihalesine hazır hale getirileceği, kaya gazı ve metan gazı konusunda kapsamlı araştırma faaliyetleri yürütüleceği ve bitümlü şeylden sentetik petrol üretimine yönelik çalışmalar başlatılacağı da madencilik başlığı altında ifade edilmektedir.
Kalkınma Planın’da yurt dışında yapılması ön görülen madencilik faaliyetlerine de yer verilmiş ve ülkeler ve ülke grupları tarafından belirlenen kritik hammaddelerin ve nadir toprak elementlerinin aranması ve araştırılmasına yönelik projeler geliştirileceği ile MTA’nın yurt dışında uygun yatırım ve üretim imkânları belirlenerek, yurt dışında maden arama ve yatırım konularında diğer ülke kuruluşlarıyla işbirliği halinde projeler geliştirileceği belirtilmiştir.
Madencilik açısından Plan’ın en büyük eksikliği diğer tüm bölümlerde olduğu gibi madencilik kısmının da sadece üst yapıdan bir bakış sunulması ve gerek alt sektörler ya da emtialar bazında ele alınmamış olmasıdır. Madenler bazında sadece linyit konusunda madencilik bölümünde bir, enerji bölümünde bir cümle ile ifade edilmiştir. Plan’ın hazırlanmasındaki en büyük handikap ise, çalışmanın sadece Cumhurbaşkanlığı uzmanları tarafından hazırlanmış olması ve sektörde faaliyet gösteren kurum, kuruluş, üniversiteler, bilimsel araştırma kurumları, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve sendikalar ile yapıcı bir işbirliği içine girilmemiş vemadencilik sektöründeki tüm paydaşların görüş ve önerileri alınmamıştır.
Planda madencilikle ilgili yaklaşımlara bakıldığında ise, sektöre ilişkin genel temenniler manzumesine yer verilmiş, sektörün belli başlı açmazları hakkında somut ve sayısal hedeflere yer verilmemiştir. Madencilik başlığında yer alan temennilerin hangi somut yol ve yöntemlerle gerçekleştirileceği ortaya konulmamaktadır. Özellikle enerji sektöründe kullanılmak üzere ihtal kömür rakamlarının giderek arttığı günümüzde, planda, başta kömür olmak üzere yerli üretime önem verileceği ve yurtiçi kaynakların kullanımının arttırılacağı belirtmek önemli bir tezat oluşturmaktadır.Son günlerde madencilik sektörünün en önemli konu başlıklarından olan çevre ve iş güvenliği olguları Plan’da soyut ifadelerle geçiştirilmiştir.
Sonuç olarak; madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik oluşturulacak amaç ve hedefler bilimsel ve teknik temeller üzerinde geliştirilmeli, plan çalışmasında bilimsel bilgi ile desteklenmeyen söylem ya da kavramlardan uzak durulmalıdır.Madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır.Yıllardan beri sektörün tüm paydaşları tarafından ifade edilen madencilik sektöründe aramadan uç ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı amaçlanmalıdır. Üretim performansının iyileştirilmesine ve yeni ürünlerin elde edilmesine yönelik olarak gelişen teknolojilerin kullanımı, bu sektörün ülke kalkınmasına katkısı bakımından kritik önemdedir. Bu nedenle sektörde yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına öncelik verilmelidir. Bu konulardan daha temel olarak 5 Yıllık kalkınma Planları’nın bir temenniler manzumesi olmasından öte, sektörün önünü görebileceği, devletin amaçları ve sektöre olan desteklerinin daha net ortaya konacağı bir şekilde hazırlanmalıdır.
Nadir AVŞAROĞLU
Maden Mühendisi
Eylül – 2019