17Ara2024

Paylaş

MELALİ ANLAMAYAN NESLE AŞİNA DEĞİLİZ

Müdürüm
Bu söz, Ahmet Haşim’den bir kelam
Sözlüklere göre melal kelimesi
Arapça “mlı” kökünden gelen “malaı”
“Sıkıntı, üzüntü, hüzün” demekmiş.

Kısaca
Hüzün ile büyümüş bir kuşaktan bahsediliyor

Ahmet Haşim
Bir mısra ile hem insanın
İç dünyasını keşfe çıkıyor
Hem de bir dönemin
Ruh dünyasını ortaya koyuyor.

Melâli anlamayan nesil neyi anlar?
Hüznü, efkarı tatmayan gönül;
Aşkı, sevdayı anlayabilir mi?
Hüzün, ebedi yolculuğa çıkan insanın
Bıraktığı bir iz gibidir, ötelere onunla gidilir.

Az sözle çok şey anlatan, usta işi bir ifade;
Melali anlamayan nesle aşina değiliz.

Ama Ahmet Haşim gibi bir usta bile
Hüznü yeterince tarif edememiş.
Gerçekten de hüznün tarifi çok zor.
Yabancı bir dilde karşılığı bulmak hayli güç

Hüzün;
İyi değil, kötü de değil.
Üzüntü, gam, keder hiç değil,
Vakur bir duruşu var hüznün.
Böyle ağır, sakin, durgun ve dingin
Bir gülümsemenin ardına saklanır gibi
Kaçamak ama bir yandan da, hep orada,
Sıkıntı değil, bunalım değil, acı değil.
Hepsini de bilen, insanı yaşatabilen
Ama hepsinin üstesinden geldikten
Sonra geriye kalan gibi bir şey
Mağrur, muvaffak, ama kırılgan ve hassas

Müdürüm
Bazen tarifi çok zor olan haller vardır

Hüzün;
Hüzün; tek kişiliktir;
Tek başına yaşanan,
Kimseye anlatılamayan
Tanımlanamayan bir garip duygu.
Yalnız kalabildiğin zamanlarda yaşayabileceğin
Hele ki, “sen gittiğinde…” diye
Başlayan şiirleri insana hiç yazdırmayan.

Hüzün belirsiz bir şey, zamansız,
Mutsuzluğumuzun kış günlerinde
Ne güzel çocuk olmak, bir kadeh roze şarabın,
Belirsiz dizelerin, akşamın ve yağmurun
İnsana hiçbir şey vadetmemesi.
Elimizde kalan sadece,
Cemal Süreya’nın içli dizeleri.

Müdürüm
Bazen tarifi çok zor olan durumlar vardır

Hüzün, o mevsimsiz mutluluğun aksine
Derindir ve çok daha içtendir.
Üstelik öyle kolayca dağılmaz, sadıktır.
Daha sendendir, yaşamın özüdür.
Senin yaşamla kurduğun bağın hamurudur.
Şöyle bir durup geçmişi, insanları, hayatı
ve olayları düşününce ister istemez gelir.
Mutluysan da gelir, mutsuzsan da
Varlığını hatırlarsın, sağlıklı bir histir.
İnsanı yumuşatır, durgunlaştırır biraz.
Pişmanlık gibi, öfke gibi, kin gibi
Hastalıklı değildir kesinlikle.
Arada bir hüzünlenmek iyidir.

Hüzün;

Dert, keder, tasa gibi kelimelerle
Eşanlamlı kullanılsa da aynı anlamları ifade etmez
“keder” tümüyle olumsuz bir hissiyat uyandırırken,
“hüzün” kelimesinde “azıcık” olumlu bir hal vardır,
Bir annenin, eğitim için şehir dışına çıkan
Çocuğunu uğurlaması hüzünlüdür;
Bu durum, merak, kaygı ve mutluluğun birleşimidir.
Bir babanın kızı evlendikten sonra evde
Geçirdiği ilk geceler de hüzünlü gecelerdir,
Kuş yuvadan uçup gitmiştir
Ama yeni bir yuva kurmuştur kendine.
Eski sevgili fotoğrafına bakmak da hüzünlüdür;
Birlikte geçirilen mutlu günler hatırlanır,
Ama o günlerin geçmişte kalmış oluşu da
Buruk bir tat bırakır.

Yalnızlığın bir diğer adıdır belki de,
Yani insanların bedenen olmasalar da
Ruhen yalnız olduklarında
Yoğun bir şekilde hissedebilmeleri
Mümkün olan bir duygu.
Her zaman bahaneleri, hazır olan.
Eylül gibi, Nisan yağmuru gibi,
Bir şarkı gibi, bir şiir gibi, bir fotoğraf gibi,
İzinsiz gelip beynimize çöreklenmiş bir anı gibi.
Ne kötü, ne de iyi bir duygu.
Sevilen ama fazlasına tahammül edilemeyen.

Habis bir ur gibi büyür.
Kapattığı kapıların arkasında.
Ne seni dışarı salar
Ne de başkalarının içeri girmesine izin verir.
Marazlı bir insan olur çıkarsın.
Bence hüzün için neden aranmaz.
Bazen içtiğin kahvede
Bazen bir şarkının başında ya da
Boş bir sokaktan gelen kokuda.
Belki de benzer bir seste,
Hani dokunan bir tende.
Her şey ama her şey hüznün kaynağı olabilir.
Derin bir özlemle yaşayan insanlara.

Her zaman bir nedeni yoktur.
Bazen sebepsiz gelir, yerleşir gözlere,
Mimiklere, hatta saçlara, ellere.
Kimine gerçekten yakışır.
Bencilce bir şekilde
Hep öyle görülmek istenir
Hüznün yakıştığı düşünülen kişiye.
Ama hüzün herkese yakışmaz.
Dingin bir bilgelik vardır hüzünlü kimsede.
Dünyayı, hayatı anlamanın verdiği

Hüzün
Gerçekten tarifi zor bir ruh hali, Müdürüm

Bir yaz akşamı, güneş batarken,
Bir balkonda yalnız başınıza oturmuşken,
ve fonda duygulu bir parça dinlerken
Mutsuz olmadığınızı ancak mutlu da
Olmadığınızı ama içinizde dingin
İnsanların zayıf anlarını kollayan
Üzerine olmayan, geldi mi gitmek bilmeyen
Gözyaşlarını kendisine yoldaş belleyen
Kurtulmak için silkinmeye bile izin vermeyen
Acımasız, bencil, hep seninle olmak isteyen
Bir duygudur, hüzün

İnsanı sardıkça kendini sevdiren
Ama yine de can yakan
Kronik bir hal alan ve hep orada duran
Mutlu anlarında bile bakışında olan
Gülüşünde, sesinde, ellerinde gizli kalan
Bir yerden mutlaka sezilen ve
Varlığı hissettiren bir ruh halidir
Hüzün

Hüzün;

Belirtisi iç sızlamasıdır.
Zamanın gergefinde sayıklayıp
Durduğu bir iç ağrısıdır.
Üzerine sahte gülümsemeler yapıştırılıp
Dostlara “keyifliyim aslında” süsüyle yutturulabilen
Mekanı gözlerdir ve kesinlikle misafir değildir.
Bir kere yerleşmeye görsün ömür boyu ev sahibidir.
Beraber güldüğün zamanları değil de,
Sevgiliye son bakışını hatırlamaktır.

Ansızın bastıran yaz yağmuru gibidir
Islatmaz, nemlendirir ve gider
Gözün kenarında akmadan duran bir damla yaş
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Yalnızın yol arkadaşı, kah görünür, kah kaybolur.
Nedensiz gelip, habersiz gider.
Bazen de sebepsiz gelir, gereksiz kalır,
Üşüyünce geçer.

Bakışlardaki sessizlik
Perdeyi kımıldatan hafif bir esinti.
Sonbahar, gün batımları, eski fotoğraflar,
Otel odaları, tabağında gökyüzü,
Kadehinde eskimiş gençlik anıları.

Müdürüm

Hüzün
Hep yatıya kalır
Hiç yokken ortaya çıkar ansızın
ve nerde saklanır biz gülerken
İçimden çıkarıp atamadığın
Hep birilerini kaybetme korkusu,
Hep bir şeyler için geç kalmışlık hissi,
Hayallerin hep belirsizliğe ertelenmesi
ve kocaman bir yorgunluktur, hüzün.
Huzurun kardeşi

Kısacası Müdürüm
Hüznü, kimse anlamaz.
Anlasa da anlatamaz.

Nadir AVŞAROĞLU
Haziran – 2024

Blog yazıma tepki göster
Harika
0
Harika
Beğendim
0
Beğendim
Haha
0
Haha
Beğenmedim
0
Beğenmedim
Güzel
0
Güzel
Anlamadım
0
Anlamadım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir