Sıtkı Hocam,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
Eskiden Cumartesileri yarım gün okula giderdik.
Kızıma söyledim.
İnanmadı.
“Nasıl yani dersaneye gider gibi mi” dedi.
Sıtkı kardeşim,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
Cumartesi okullar yarım gündü.
Herhalde işyerleri de öyle
Sen küçüktün Sıtkı, hatırlamazsın. Cumartesi sabah kalkardık. Okula giderdik. Sabahcılar 8’de derse başlar, 10 gibi çıkarlardı. Hemen okula öğlenciler gelir 12.30 gibi çıkarlardı. Sanki yarım gün değil de, çeyrek gün gibiydi.
Dehşet bir şeydi. O zamanlar Cumartesi çalışmamak, okula gitmemek gibi bir kavramdan habersiz olduğumuz için, Cumartesi öğleden sonranın tatil olması bize bahşedilmiş büyük bir lüks gibiydi. Çok hoşuma giderdi.
Ben sabahçıydım. Saat 10’dan sonra özgürdüm. O cumartesi öğleden sonraları o kadar önemliydi ki, Pazar günü bile o kadar kıymetli değildi. Cumartesi öğleden sonra ders çalışmak, ödev yapmak zorunluluğu olmadığı için o saatlere özgü program yapardık. 10-12 yaşın programı ne olacak. Ya Rıza Amcanın arsasında top oynardık, ya da çocuk bahçesine giderdik. Ama cumartesi öğleden sonraları hayatımın en özgür günleriydi.
Tek kötü tarafı; cuma akşamları erken yatırırlardı.
Tabi o yıllarda arabalarda emniyet kemeri yoktu,
Ozon tabakası delinmiyordu,
Ben bütün ilkokul boyunca
Cumartesileri yarım gün okula gittim.
O öğleden sonraları çok özgürdüm.
Çocuk aklı işte
Hep hoşuma gitmiştir.
Emin değilim ama ortaokula geçtiğim yıl,
1974 gibi bu uygulama kalktı.
Cumartesileri tam gün tatil oldu.
Artık sabahları istediğim kadar uyuyordum.
Sıcak yatağımda mışıl mışıl uyuyordum.
Kahvaltı yapıp, pijama ile dolaşıyordum.
Ama hiçbir şey,
Cumartesi saat 10’da okuldan koşarak çıkmak gibi
Bana zevk vermedi.
Sıtkı Hocam,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
Ben eskiden Cumartesi yarım gün okula giderdim.
Güzeldi.
Ortaokul ve lise yıllarında yoktu. Artık cumartesi sabahları yatıyordum. Üniversitede ODTÜ’yü kazandım. Artık cumartesileri yarım gün okul vardı.
ODTÜ’de okuyanlar freshman olduklarında
Bütün sınavları cumartesi öğleden önce olurdu.
Saat 12.30’da sınav biterdi.
Öğleden sonra yine aynı heyecan.
Öğleden sonraya program yapardık
Net Piknik’de bira patates kızartması
Akün’de sinema
Tunalı’da piyasa
Çukur’da kuru fasulye
Sakarya’da tekrar bira
Yurda tekrar dönüş
Zıbarıp yatış
Ertesi gün geç kalkış
Gırgır okuyarak kahvaltı
Sıtkı Hocam,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
Freshman olup o sınavlara girmek önemliydi, Sıtkı kardeşim. Hazırlıkta okurken herkes sana tıfıl gözü ile bakardı. Aşağılandığını hissederdin. Ertesi yıl yine bıyıkların terlememiştir ama, cumartesi sabah sınava giderken herkes seni görsün isterdin. Görmeseler de hesap makinesini dışarıda taşırdın ki, herkes seni aşağılık(!) Hazırlık öğrencileri ile karıştırmasın.
Freshman olmak bu bakımdan ciddi bir işti. Bütün hafta o dersin sınavı için hazırlanırdın. Cumartesi sınava girerdin. Telafisi olmayan, hocadan not istenmeyen, üçlü amfideki sınavlar. Sınav iyi ya da kötü geçsin, yapacak bir şey yoktur. Yoğun olarak çalıştığın bir haftadan çıkarsın. Önünde 3-5 gün boyunca ders çalışmazsın. Ve o öğleden sonrası özgürsündür. Tıpkı ilkokul çocukları gibi.
Bu heyecan ikinci sınıfa geçtiğinde bitmezdi.
İkinci sınıfta farklı bir durum.
Artık ODTÜ’nün ortalarına gelmişsin.
Bıyıktan vazgeçtim, sakal bile bırakmışsın.
Cumartesileri artık sınav yoktur.
Ama sen yine erken kalkardın.
İkinci sınıfta olanların artık mutlaka bir kız bulma zorunluluğu vardır, Sıtkı kardeşim. Freshgirl olan kızlar her Cumartesi sınavdan çıktıktan sonra servise binmek için servislerin kalktığı tek yer olan yurtlar bölgesine gelirlerdi. Bu nedenle freshgirl olan kızları tespit etmenin ve kesmenin en iyi yöntemi saat 12.30’da birinci yurdun penceresinde arz-ı endam etmekti. Bütün freshgirller önümüzden tek tek geçer, bütün kızlar tek tek tespit edilirdi. Erden, İlhan ve Melih ile birlikte kızların durumu, konumu, hangi bölümde okudukları, saplarının olup olmadıkları belirlenir, aynı bölümde okuyan biri bulunarak tanışma ortamları üzerinde senaryolar yaratılırdı.
1. Yurdun penceresinde,
Freshmanlerin sınavdan çıkışını beklemek
ODTÜ 1. sınıftaki tüm kızlar önümüzden geçerdi
12’ye kadar uyurdun.
Kalktığında pencerenin önünde iyi bir yer kapardın
Çay zaten hazırdır.
Elinde çay fincanı
Kantinden, kahvaltı,
Pijama ile birlikte,
Göbeğini kaşıyarak
Geçiş törenini izler,
Erden, İlhan ve Melih’le
Geçenler hakkında istişarede bulunurdun.
1. Yurdun tam karşısında,
Diğer bir erkek yurdu 3. yurt vardı.
Bir sürü sap da, orada pencerede.
Görgüsüz herifler.
Konuya bizim gibi ulvi, felsefi, sanatsal da yaklaşmazlar
Karşı pencerelerde,
Pijamalı, çay içen, göbeğini kaşıyan
Kızları kesen bir sürü kazma,
Piyasayı düşürürlerdi.
Hepsi orada,
Bütün 3. yurt pencerede
Akılları sıra bize rakip olacaklar
Onlar bizi karşıdan nasıl görürdü, bilmem ama
Biz de bir derinlik vardı, Sıtkı kardeşim.
Sıtkı Hocam,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
ODTÜ bittiğinde,
Cumartesileri tam gün tatildi,
Artık sabahları istediğim kadar uyuyordum.
Sıcak yatağımda mışıl mışıl uyuyordum.
Kahvaltı yapıp, pijama ile dolaşıyordum.
Cumartesi yarım gün olduğunda
Hissettiğim heyecanı artık duymuyorum.
O özgürlük artık yok
Sıtkı Hocam,
Sen küçüktün, hatırlamazsın
Eskiden Cumartesileri yarım gündü.
Nadir AVŞAROĞLU
Temmuz – 2016