Sıtkı kardeşim,
Sen küçüktün hatırlamazsın
Ben eskiden cugara içerdim.
Sen bilmezsin, o zamanlar çorabımın içine saklardım. Alışkanlık tabi. Evden çıkarken annem babam fark etmesin diye, çorabımın içine koyardım. Lisede tuvalet, Matematik öğretmeni Beton Mustafa’dan korkmalar. Tuvalette xok kokuları arasında çorap kokan cugara.
Ama o koku bana cugaranın doğal kokusuymuş gibi gelirdi. Bir sıkıntı yaratmazdı. Hani söylerler; Fidel’in memleketinde en iyi Havana puroları köylü kadınların bacaklarında sardıkları tütünlerden yapılırmış. O durum gibi yıllarca çorap kokan cugaralar içtim. Görüşmecim yeşil soğan gönderse de, bizim cugara karanfil kokulu kokmazdı. Çorap kokardı.
Üniversitede artık çoraba saklamıyordum ama otlakçılar vardı. Paket taşımayıp, senden çok, senin cugaranı tüketenler. Yine çorapta taşırdık Üstadım. Ya da otlakçılara kaptırmamak için birçok boş paketi biriktirir, içine tek tek cugaralar koyardık. Sigarayı tek çıkarıp kimseye ikram etmeden içmenin bölümdeki ya da yurttaki diğer arkadaşlara ayıp olacağı düşüncesi ile sigarayı çıkarıp ikram etmenin cüzdanına vereceği zarar düşüncesi arasında ki kısır döngüden kurtulmak için geliştirdiğimiz bir savunma mekanizmasıydı .
Sonraları yabancı cugaralar çıkmıştı, Üstadım. Kent vardı, Pall Mall vardı. Marlboro vardı. Ama para yoktu. Sonra devrimci geleneğe de uymazdı. Yıllarca içmedik. Yıllarca Maltepe. Yıllarca yurtta, çalışma salonunda, ranzalar arasında mapushanede cugara içer gibi.
İzin olsun mapushane içinde
Seni senden sormalara doyamam
Yarım döner cugaramın ateşi
Gitme dayanamam
Nadir AVŞAROĞLU
Şubat – 2016