Üstadım,
Sen küçüktün hatırlamazsın
Ben eskiden cugara içerdim.
Kızıma söz verdim.
Gözyaşlarına dayanamadım.
Cugarayı bıraktım, Üstadım.
Ama hala Kısa Camel aklımdadır.
O kadar sene Kısa Camel içtim.
İyi sigaraydı, Üstadım.
En azından bende hakkı var.
Unutmadım, unutamadım.
Elimde olsa
Tekrar eskiden olduğu gibi
Bir paket içtiğim günlere
Dönmeyeceğimi bilsem
Günde az sayıda içerdim.
Günde az sayıda sigara içecen, Üstadım.
Mesela üç tane
En azından üç sigara içeceksin
En azından üç sigara içerken
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç sigara içeceksin
En azından üç sigara boyu düşünüp rüya göreceksin
Biri sabahtan
Hani işyerine gittiğinde
İbrahim Usta masana çayını getiriyor ya,
Sen bilgisayarını açarken
Tam maillere bakıyorken
İşyerine daha kimse gelmemişken
Bilgisayar açılana kadar
Pencerenin önüne dikiliyorsun
Elinde İbrahim Usta’nın demli çayı
Ceketin cebinden bir Kısa Camel
Karşında Ankara manzarası
Yenimahalle daha uyanmamış.
Orman Çiftliğinin ağaçlarına karşı
Bir fırt çay, bir nefes cugara
Birisi öğlen yemeğinden sonra
Kıymalı nohut, bulgur pilavı, turşu
Üstüne bir aşure
Hani o sırada çay gelir ya.
İnce belli bardak
Demli Filiz çayı
Çaydan ilk fırtını çekerken
Gömleğin üst cebinden Kısa Camel’i çıkarıyorsun.
Paketi havaya doğru fırt fırt sallıyorsun.
Paketten iki tane çıkıyor.
Ama sen en üsttekini alıp
Yakıyorsun.
Öğle yemeği
İncebelli bardakta çay
Kısa Camel
Bir yudum çay
Üç nefes kısa Camel
Üstadım,
Sen küçüktün hatırlamazsın
Ben eskiden cugara içerdim.
Birisi akşam üstü Oda lokalinde
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Dostlarınla bir masanın başında
İşyerindeki başmühendise atarken
Memleket meseleleri konuşurken
Demirspor’u şampiyon yaparken
Garson gelip “Nadir abi rakıyı tazeleyim mi”
Diye soruyor ya.
O buzlu rakı masaya geliyor.
Boş bardağa su alıyorsun.
İkinci kadehten sonra bir Kısa Camel
İki nefes üst üste
Bir fırt rakı daha
Üstüne su,
Ekmekle tarator tabağını kenardan sıyırıyorsun.
Az Arnavut ciğeri, az piyaz, acılı ezme
Kaldır başını göğe
İşte senin bahsettiğin tüm güzellikler bir arada
Tarator bir yanda, rakı bir yanda, cugara bir yandadır.
Günde en az üç sigara içeceksin
En azından üç sigarada
Ana avrat dümdüz gideceksin, Üstadım
En azından üç sigara
Çünkü sen ne tarih, ne coğrafya, ne şu, ne busun
Oğlum
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
Birisi akşam yarin elinden
Yarin elinden
Hanımın elinden
Eve geldin.
Çoluk çocuk
Allah ne verdiyse bir akşam yemeği
Yoğurtlu yaprak sarması
Kıymalı börek, revani
Yemekten sonra hanım bulaşığı yıkarken
Salondaki kanepe
Tv karşısında haberler, gazete
Üstüne bir battaniye
Artık yaşlandık, Üstadım
Kanepenin başında
Hafif insanın içi geçer,
15 dakika şekerleme
Hanım az şekerli kahveyi getiriyor.
Yanı başına oturuyor
Ayağının dibine
Yarin elinden az şekerli kahve
Aynı paketten bir Kısa Camel daha
Bir fırt kahve
Yarin elinden
Üç nefes cugara
Akşam evde huzur
Biri akşam yatmadan önce,
Akşam yatmadan önce
Bir Kısa Camel daha
Akşam olur garanlığa galırsın
Derin derin sevdalara dalarsın
Oy gelin, sevdalı gelin, öldürdün beni
Bilirsin Üstadım
Akşam erken iner bizim meskene
Balkonda
Dikmen’in karlı tepelerine karşı
Kısa Camel
Kış günü balkonda
Xıçın buz tutar,
İçinde bir sıcaklık
Bir fırt daha Kısa Camel
Akşam olmuş, hüzünlenirsin
Bir fırt daha,
İlk sevdan gelir aklına,
İlk elinden tuttuğun,
Kalbe dolan o ilk bakış
Sevda ile ilk uyanış
Unutulmaz, unutulmaz
Haaaaa…
Ben üç demişim,
Beşe çıkmış,
Önemli değil, Üstadım.
Üçe beşe takılmamak lazım.
Velhasılı az cugara içmek lazım.
Üstadım,
Sen küçüktün hatırlamazsın.
Ben de çok cugara içtim
Kızıma söz verdim, cugarayı bıraktım.
Pişmanım
Kızıma söz verdim
6 yıl önce bıraktım.
Pişmanım
Ama asla Kısa Camel’i inkar etmedim.
Kızıma verdiğim sözüm olmasa
Hala gözümde tüter.
Bilirsin Üstadım.
Hala cugara içenlere imrenirim.
Mesela bugün pazardı.
Ben kanepedeydim.
Çocuklar ders çalışıyor
Hanım da vardı, kanepe de, kahve de
Bir Kısa Camel yoktu, Üstadım.
Bir kısa Camel ne giderdi,
Ama ben oturdum
Bu yazıyı yazdım.
Üstadım,
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa kanepede yalnız bıraktılar.
Ve ben ömrümde ilk defa kanepenin
Bu kadar rahat
Bu kadar yumuşak
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan yattım.
Sonra saygıyla yastıklarına yaslandım.
Dayadım sırtımı kenarına.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne televizyon, ne gazete, ne karım.
Altı sene önce Kısa Camel’i bıraktım….
Pişmanım…
Nadir AVŞAROĞLU
Şubat – 2016