20Ara2024

Paylaş

HIDIRELLEZ

Sıtkı Kardeşim

Bizim gençliğimizin en önemli iletişim aracıydı; Radyo
Aç kaldım, susuz kaldım hala terk etmedim ben radyoyu

Sabah ve akşam işe giderken değil
Hala iş yerinde
Hafta sonu piknikte
Bir şey çalışırken
Mutfakta salata yaparken
Hatta şu anda bunları yazarken
Radyo dinlerim.

Bak mesela şimdi; Clapton, “Old Love” çalıyor
Birazdan gitar solo yapacak

Sıtkı Hocam

Lise çağlarında
Üniversite yıllarında radyo dinlerdim
Akşam ders çalışırken, 1. Yurtta
Radyo dinlerdim
O zamanlar çok güzel sohbet programları olurdu.
Bal Mahmut (Baler), Orhan Boran vb. vb. vb.
Akşam Dr. İhsan Ünlüer anlatır, anlatır, anlatırdı.

Bayılırdım
O sohbet hiç bitmesin

Hayata dair, insan ilişkilerine dair, aşka dair,
Kitap, müzik, operaya dair
Ama benim en çok ilgimi çeken
Mitolojik öyküleriydi.

Mitolojiyi ve özellikle Yunan mitolojisini
Antik çağ Anadolu öykülerini
Öylesine güzel bir dille anlatırdı ki,
Sanki sanal bir öyküyü değil,
Gerçek bir hikaye dinlerdiniz.

Zümrüd-ü Anka Kuşu
Kral Midas’ın Kulakları
Leandros’un hikayesi
İlk güzellik yarışması
Apollon, Kasandra ve diğerleri
Ama hepsini şiirsel bir dille anlatır.
Hepsini hüzünlü ya da duygusal bir sonuca bağlar.
İnsanın damağında bir tat bırakarak noktalardı.
Gelecek haftayı özlemle beklerdiniz.

Belki de,
Onun yüzünden mitolojiye merak saldım.
Onun yüzünden Şamanizme dair kitaplar okudum.
Onun yüzünden sonu hüzünlü hikayelerden hoşlandım.

Sevgili Sıtkı,
Hızır ile İlyas’ın hikayesini de ondan dinlemiştim.

Rivayet odur ki; Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır’ın karada, İlyas’ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez günü yani 5 Mayısı, 6 Mayısa bağlayan gece Hızır ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs’ın yağmurlu geçmesi, Hızır ve İlyas’ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır.

Sıtkı Hocam,
Şamanizm ben de derin izler bırakmış bir yaşayış biçimidir.
Doğa ile insanı
İnsan doğa ilişkisi
İnsanların aşkı, derdi, üzüntüsü
Tarih öncesinden başlayarak insanın mutluluğu

Eski şaman ritüellerinin
30.000 yıl önceye ait olduğu söylenir.
30.000 yıl önce insan var mıydı?
Var olanlara insan denir miydi?
Ayrı bir hikaye

Ama ateşe tapma
Rüzgar ve yağmura misyonlar yükleme
Tabiat olaylarını, doğa-insan çerçevesinde yorumlama
Şaman gelenekleridir.

Bir de Dilek Ağacı

Orta Asya’dan, Afrika’ya kadar her coğrafyada
Dilek ağacı çok eski bir şaman ritüelidir.
İnsanlar gerçekleşmesini ümit ettikleri istek ve taleplerini
Dilek Ağacı’na bağladıkları bez ile simgeleştirirler.

Binlerce yıllık bir inanış
Binlerce yıllık bir özlem
Vaz geçilmez bir Anadolu inanışı

Sıtkı Hocam,
Adana’da, Tepebağ’da eski bir ağaç vardı.
Her Hıdırellez geldiğinde
Teyzem, ablam ve ben
Oraya giderdik. Hıdırellez akşamında,
Birçok kadın, dilek ağacına çapıt bağlar
Ben de onları izlerdim.

Sonra Nevin ablam, topladığı çiçeklerden
ve iğde dalından bir demet yapar.
Evimizin kapısına asardı.

Üzerinden yıllar geçti.
Biz hala 5 Mayıs’ı, 6 Mayıs’a bağlayan
Geceyi unutmazsak, hala kutlarız
Yazın gelişi ve toprağın bereketi
Hıdırellez

En azından çiçeklerden
Ve iğde dallarından bir demet
Bizim evin kapısında
Bu sene biraz abarttık ama,
Varsın olsun be Sıtkı kardeşim
Bazen de şımarmak lazım.

Nadir AVŞAROĞLU
Mayıs – 2017

Blog yazıma tepki göster
Harika
0
Harika
Beğendim
0
Beğendim
Haha
0
Haha
Beğenmedim
0
Beğenmedim
Güzel
0
Güzel
Anlamadım
0
Anlamadım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir