Sevgili Sıtkı,
Woody Allen’ın filmi vardı; Radio Days.
1940-80 arasında radyonun
Amerikan toplumunu nasıl etkilediğine dair.
Ben bu dönemin 1970-80 dilimine yetiştim. Çocukluk yıllarımda belki Adana’da değil ama yazın köye gittiğimizde radyo dinlerdik. Üstelik elektriğin olmadığı bir ortamda radyo seni 3 ay boyunca Dünyaya bağlayan tek iletişim kaynağıydı ve olağanüstü önemliydi.
Köyde “AGA” marka bir radyomuz vardı
6 adet büyük Berec marka pil ile çalışan
Elektrik olmayınca akşam yemeği erken yenir
Tek eğlence kaynağı radyonun başına geçilir
Dedem önce ajansı dinler
Annem kahvesini getirirken tabakasından çıkardığı tütünü sarar
Diliyle ıslatıp yuvarladığı cugarayı muhtar çakmağıyla yakar
Kahvenin neden köpüksüz olduğundan yakınırdı.
İşte o anda radyoda Muzaffer Sarısözen yönetiminde
Yurttan Sesler Korosu
Mehmet Erenler
Nida Tüfekçi
Mükerrem Kemertaş
Turan Engin
Ahmet Sezgin
Dedem türkü severdi, türkü dinlerdi
“Türkü erkek adam işidir,
Avrat kısmısı türkü söylemez” derdi.
Ama bilirdim, Perihan Altındağ, Muazzez Turing
Özellikle Muzaffer Akgün’ü severdi.
Bu kız çok dertli okuyor derdi.
Bir gazetede Muzaffer Akgün’ün fotoğrafını görünce
Çok beğendiğini hissetmiştim”
Zaten kendisi de duramadı
“Zorlu avradımış” dedi.
Dedem 80’lerin başında öldü.
Köye elektrik gelince radyo dinleyen de kalmadı
O güzel günlere dair bir Muzaffer Akgün vardı
O da gitti
…..
…
.
Koskoca bir tarih daha gitti.
Muzaffer Akgün’ün cenazesi Radyoevinin önünden kaldırılmış.
Artık radyoevlerinden yetişen kaç sanatçı kaldı bilmiyorum.
Kaç sanatçının cenazesi daha Radyoevinin önünden kalkacak
Muzaffer Akgün’ün öldüğünü duyduğumda
Dedemi bir kez daha kaybetmiş gibi hissettim.
40 yıl kadar öncesinin,
Radyo döneminin,
Ünlü türkücülerinden biriydi Muzaffer Akgün
Woody Allen’ın dediği gibi,
Radyo dalgalarının gitgide ülkeyi etkisi aldığı,
Zeki Müren’in superstar olduğu,
Perihan Altındağ Sözeri, Münir Nurettin,
Zehra Bilir ve Muzaffer Sarısözen
gibilerin popülerliklerinin zirvesinde olduğu yıllar …
Kışlalar doldu bugün
Erzurum dağları kar ile boran
Akşam olur karanlığa kalırsın
Yine gam yükünün kervanı geldi
Kara tren gelmez mola
Yaşım ilerledikçe
Dedemi daha iyi anlıyorum.
Dirseğini masaya koymuşsun.
Başını da eline yaslamışsın.
Parmaklarının arasında tükrükleyerek sarılmış bir sigara
Dumanı efkâr tütüyor.
Öbür elin rakıya uzanıyor.
Gözlerin nemli…
ve fonda Muzaffer Akgün’ün sesi
Senin dilinde belli belirsiz bir sitem
Muzaffer Akgün o kadar içten okurdu ki,
Yaşamadığımız duyguları bile yaşatır.
Gurbet acısı, aşk acısı, sıla özlemi
Hüznüne hüzün katar
Hasret onun sesin de çok daha farklı olur,
Anlam kazanır.
Gönlünün gerçekten titrediğini hissedersin
Sonuç olarak Sıtkı Hocam
Çabuk geçiyor
Yıllar çabuk geçiyor
Ömür dediğin birden bitiyor
Artık ne radyolu günler kalıyor
Ne dedemle birlikte yaşadıklarım
Ne de Muzaffer Akgün
Bir tek anıları kalıyor
Bir de hoş bir seda
Hala kulaklarımızda olan
Nadir AVŞAROĞLU
Kasım – 2019