Sıtkı Hocam, sen küçüktün hatırlamazsın
Bir de II. Dünya Savaşı zamanında
Tüm Alman Ordusunun ortak bir sevdiceği varmış
Lili Marleen
Aslında bu şarkıyı II. Dünya Savaşı sırasında
İngilizler, Amerikalılar ve Fransızlar da dinlermiş
Savaşa katılan askerleri sevdiğine götüren bir şarkı
Hüzünlü, içli, damardan bir şarkı
Lili Marleen bütün zamanların en sevilen şarkılarından biri olarak kabul ediliyor. Kuzey Afrika’da siperlere gömülüp bütün gün savaşan askerler saat 10’a beş kala ateşi keserler, Belgrad Radyosunu dinlerlermiş. Hatta bir alman askeri anılarında şöyle diyor; Lale Anderson’un sesinden Lili Marleen radyodan duyuldu. Biraz sonra karşı siperden bir ses duyduk. Aksanlı bir almanca ile sesleniyordu: “radyo’yu biraz açsanıza”
Lili Marleen daha sonra da askerlerin sevgilisi olmaya devam etmiş, 40’tan fazla dile çevrilmiş ve söylenmiş. Nazi sanatının ve propagandasının muhteşem bir başarısı gibi görünüyor değil mi ? Ama değil… Nazi Almanya’sının propaganda bakanı Goebbels, Lili Marleen’i daha ilk duyduğunda bu şarkıdan nefret etmiş. Şarkının Almanya’da yayını yasaklanmış. Gerekçe, “halkın moralini bozucu olması”.
Sıtkı Hocam, sen küçüktün hatırlamazsın
Lili Marleen aslında Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915’te Rus Cephesi’ne savaşmaya giden Alman askeri Hans Leip’in, manavın kızı Lili ve cephede bir ikindi vakti kaybolup giden Marleen isimli hemşire için yazdığı bir şiirmiş. 1938’de Norbert Schultze tarafından bestelenmiş, Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels tarafından beğenilmemiş ve sözleri değiştirilmek istenmiş, şarkıyı söyleyen Lale Andersen bunu reddetmiş ve orijinal hali, yani “fenerin altında, sevdiğini bekleyen kızın şarkısı”, bütün yasaklamalara rağmen dilden dile dolaşmaya başlamış. Ve savaş sırasında lisandan bağımsız olarak her iki taraf askerlerinin de efsane şarkısı olmuş. Her iki cephede de, her iki tarafın askeri hastanelerinde de Lili Marleen çalmış.
Yani Sıtkı kardeşim
İşin aslı şu;
Lili Marleen diye biri yok
Hayali bir sevgili
Ama bu hayali sevgiliye tüm Dünya aşık olmuş
Avrupa’daki tüm delikanlılar
Bütün gün birbirine kurşun sıkmış,
Bütün bir kış siperlerde savaşmış
Ama akşamları herkes kendisiyle baş başa kalınca
Lili Marleen ile kendi sevdiceğini bulmuş
Sıtkı kardeşim, sen küçüktün hatırlamazsın
Bir röportajda okumuştum. Röportajı veren kişi gençlik yıllarında mahalledeki arkadaşları ile bir kız hayal ederler, o kızın aşkı ile Çiçek Pasajına gider içerler, ağlarlarmış. Yani hayali bir kız ve onun uğruna ağlayan bir grup delikanlı
Bu nedir
Nasıl bir şeydir bilmem,
Sanırım birçok kişi için geçerli,
Kafasındakine aşık olup
Gerçeğindekine yamama işi
Kısacası bir sen var
Benden içeri
Sıtkı Hocam, sen küçüktün hatırlamazsın
Bu durumu en güzel Attila İlhan anlatmış
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Bu mısra Attila İlhan’ın kendisi ile birlikte
Sonsuzluğa kadar gidecektir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bir akşam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Bir hayali sevmek
Aşık olunan kişinin bedenine
Hayalindeki kadını oturtmak…..
Çok büyük
Çok ağır
Çok saf
Çok yüksek bir hayal gücü
Olmayan kadınları sevmek
Bu durum üzerine
Kilolarca, metrelerce, sayfalarca yazı yazılabilir
Muhteşem bir mısra.
Muhteşem bir hayal
Mısranın ebadı
İçeriğinden büyük
Savaştasın
Karşılıklı savaştığın insanlarla aynı kızı seviyorsun
Tüm askerler bir kıza aşık
Kız belli; Lili Marleen
Ama her yürekte farklı
İşin garibi ve en güzel yanı
Olmayan bir kıza
Tüm Avrupa aşık
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Nadir AVŞAROĞLU
Kasım – 2013