Orhan Veli’nin bu şiirini bilmeyen yoktur.
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti
Şiirden de anlaşılacağı gibi Orhan Veli memuriyetine Evkaf apartmanında çalışırken son vermiş. Ankara’nın en güzel binalarından birinin böyle bir özelliği de var. Sadece Orhan Veli mi? Binanın girişinde yer alan pirinç levhada yazdığına göre Ahmet Hamdi Tanpınar ve ressam Saip Tuna da bu binada kalmışlar.
Ankara’nın kültür yaşamında mimarinin özel bir önemi vardır. Ankara’da görülmeye değer, Cumhuriyetin izlerini taşıyan ve kültür ekonomilerine katkı sağlayan çok özel bir binadır; Evkaf Apartmanı.
Bugün Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu ve giriş katında “Küçük Tiyatro” ve “Oda Tiyatrosu”nun yer aldığı Evkaf (II. Vakıf) Apartmanı bunlardan biridir. Yapının bir özelliği de Ankara’da yabancı mimarlar tarafından inşa edilen birçok bina yanında Mimar Kemalettin Bey tarafından yapılmış olmasıdır ve Cumhuriyet Döneminin en güzel 10 binası arasında değerlendirilmektedir.
Ankara’ya atanan devlet memurlarının ve Milletvekillerinin konut sorunlarını çözmeye yönelik olarak düşünülen Evkaf Apartmanı, ilk çok katlı toplu konut uygulamalarındandır. Yapıldığı yıllarda Ankara’nın en görkemli binalarından biri olan apartmana ilişkin olarak 1929 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde şöyle denilmektedir: “İstasyondan çıkar çıkmaz nazara hemen çarpan bu büyük bina, başlı başına küçücük bir şehir ve alemdir. Amerika’nın büyük binalarına verilen gök yaran sıfatını biz de Ankara’mızda şimdilik bu binaya verebiliriz. Altı katında bulunan salonlardan başka, yedi odalı ve beş odalı yirmi altı büyük apartman ve alt katında on iki mağaza vardır…”
Bir zamanlar Orhan Veli Kanık, Ahmet Hamdi Tanpınar, Saip Tuna gibi yazar ve ressamların da yaşadığı bina, zamanla kiralık konut işlevini yitirmiş, çeşitli devlet kuruluşları tarafından kullanılmıştır. 1 Ekim 1949’dan itibaren Küçük Sahne’ye 1959’dan sonra da Oda Tiyatrosu’na ev sahipliği yapmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kira yoluyla gelir sağlamak amacıyla yaptırdığı ve 1926–27 yılında Mimar Kemaleddin tarafından tasarlanan bu görkemli apartman, bodrum, dükkânların bulunduğu zemin katın üstünde dışarı taşan dört kat ve çatıdan oluşmuştur. Kısa kenarlarından biri daha dar olan, dörtgen biçimli yapıda zemin katın en önemli özelliği birinci kata da yükselen bir tiyatronun yer alışıdır.
İkinci kattan başlayarak daireler ortadaki avluya bakmaktadır. Zamanla iç bölmelerinde değişikliğe uğrayan yapının katlarında dördü dışarıya, üçü avluya bakan yedişer hacimli sekizer daire, çatı ve ara katta da zamanında parlamenterlerce kiralanan küçük daireler bulunmaktadır. Yapının dört köşesindeki balkonların ve korkuluklarının yuvarlatılmış hatları, çoğu kare biçimli kemersiz pencereler, süslemenin en aza indirgenmesi yapıyı ulusal üslûptan ayıran özellikler olarak ortaya çıkmaktadır.
2 Mart 1937’de kurulan Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan tiyatro sanatçıları, İkinci Dünya Savaşı ve diğer engeller nedeniyle tiyatro sahnesinin yapılamamasına karşın, 10 yıl boyunca tüm zorluklara göğüs germişlerdir. Mart 1947’de Tatbikat Sahnesi’nin yöneticiliğine gelen Muhsin Ertuğrul, Tatbikat Sahnesi’nin akan damını tamir ettirmek, güvercin dışkısından sararmış kartopiyerleri temizletmek, toz toprak içindeki sahneyi toparlamak gibi işleri üstlenerek mermer antreli, mozaik sütunlu, işlemeli ovan tavanlı bir oyun sahnesi yaratmıştır.
Tatbikat Sahnesi’nin çiçeği burnunda genç sanatçıları tarafından elde süpürge, bez silinip süpürülerek konservatuvar dekor ve kostüm deposundan meydana getirilen tiyatro salonu, kentin sanatsal iklimine önemli ölçüde etki etmiştir. Zaman zaman boks ve güreş karşılaşmalarına ev sahipliği yapmış bir depodan bir tiyatro salonu yaratmak ayrıca önemlidir. 27 Aralık 1947 tarihinde Evkaf Apartmanı’nın alt katında, Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi adıyla açılan Küçük Tiyatro’da sergilenen ilk oyun, Ahmet Kutsi Tecer’in Köşebaşı adlı oyunudur. Açıldıktan bir ay sonra çocuk tiyatrosu oyunları da sergilenen Küçük Tiyatro’da, 1947 ve 1949 Mayıs arasındaki “Devlet Tiyatrosu’na geçiş” döneminde her akşam tiyatro oyunları sahnelenmiştir.
Daha sonraki yıllarda da Evkaf Apartmanı birçok amaç ile kullanılmıştır. Örneğin adı bizzat Atatürk tarafından belirlenen Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi 1935 yılında kurulmuş, fakat okul Ankara/Sıhhiye’de bulunan bugünkü binasına taşınmadan önce 1935-1940 yılları arasında Evkaf Apartmanı çatısı altında faaliyetlerini sürdürmüştür.
1938-1943 yılları arasında, İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi’nin öncülüğünde 48 ressam Anadolu’ya gönderilmiştir. Amaç, o güne dek İstanbul dışına çıkmamış ressamlara Anadolu’yu resmetme fırsatı sunmaktır. Yurt gezileri denen bu “resmetme” gezilerinde yapılan resimler zamanla ortadan kalkmış, bakımsızlıktan zarar görmüştür. Bu resimler birçok yerde saklanıldıktan sonra Evkaf Apartmanı içindeki Tatbikat Sahnesi’nin üzerindeki odaya tıka basa sığdırılmış, uzun yıllar kaldıktan sonra resimler Ankara Halkevi’ne taşınmıştır.
Evkaf Apartmanı zaman zaman kapanma tehlikesi de yaşamıştır. Binanın otel olarak hizmet vermesi gündeme gelmiş ve bu durum sanat çevrelerince ağır şekilde eleştirilmiştir. Devlet Tiyatroları’nın asıl sorunu binanın tümüne sahip olamamaktır. Devlet Tiyatroları ile aynı binayı paylaşan Toprak Tarım Müsteşarlığı’nın olduğu kat, binanın o zamanki sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından otel yapılmak istenmiştir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu bu projeyi onaylamış; ancak mali sorunlar nedeniyle proje uygulanamamıştır. Ayrıca, bina konut, depo, tiyatro salonu, devlet dairesi gibi işlevlerin yanı sıra geçmişte diplomatik bir özelliğe de sahip olmuştur. 1931 tarihinde binanın 4. katındaki 6 numaralı daire Romanya Ateşe Militerliği’ne kiralanmıştır.
Cumhuriyet dönemi mimari eserlerinden olan Evkaf Apartmanı, günümüzde pide salonu tarafından kullanılmakta ve eklentiler yapılarak özgün doku giderek bozulmaktadır. Adı küçük ancak binası büyük ve güzel olan tiyatro, Ankara’yı sarmış olan 1980’ler sonrası iğrenç mimarisinin yanında Avrupa’dan gelmiş gibi duruyor. Öğrencilik yıllarımdan bu yana hala tiyatroya gider, mekan itibarı ile Küçük Tiyatro’yu tercih ederi. Tiyatro gibi tiyatrodur. Diğer modern sahnelerin aksine 1800’lerde tiyatro izliyormuşsunuz hissi verir. Bileti balkondan alırsanız seyir zevki açısından zirve yaparsınız.
Küçük Tiyatro, Evkaf Apartmanı’nın en güzel mekanıdır. O güzelim apartmanın içinde hala eski güzel günleri anımsatan eski tip açık asansör ve yüksek tavanlı odalar duruyor. Bir de devlet tiyatrolarının geniş oyun arşivi, isteyene gün içinde nüfus cüzdanı karşılığında istediği oyunun tekstlerinin ve mevcutsa görüntülerinin verildiği bir mekân.
İstanbul’da yaşıyorsanız, hele Beyoğlu, Nişantaşı gibi mekanlardaysanız, mimarisi Avrupa’ya benzer çok sayıda yüzyıllık binalar görmeniz mümkündür. Ancak Cumhuriyet ile yaşıt ve yoktan var edilen bir şehir olan Ankara’da size bu duyguyu yaşatan ender mekanlardan birisidir, Evkaf Apartmanı. Her Ulus’a gidince önünden geçer ve bu apartmanı görünce Evkaf Apartmanı’nı yapan, tasarlayan, parasını verip yaptıran, inşaatında çalışan ve yıllarca içinde oturanlara gıpta ederim. Bir Ankara’lı olarak birisinin çıkıp bu binayı yıkıp yerine AVM yapılmasını düşünmemesi ise en büyük şansımız.
Nadir AVŞAROĞLU
Şubat 2022