Ankara’da öğrencilik yaptığım yıllarda çok da param olmazdı. Ya krediler verildiğinde ya da evden para havalesi geldiğinde bazen lükse kaçar, bira içer, sinemaya giderdim. O yıllarda cumartesi günleri öğlen saatlerinde Kızılay’a gidilir. Saat 16.45 matinesine bilet alınır, yaklaşık 3-4 saatlik arada Kızılay’da dolaşılır, volta atılır, etrafa ve kızlara bakınılırdı.
Filmine bağlı olarak en favori mekanım Batı Pasajı ve Batı Sineması’ydı. O yıllarda popüler filmleri oynattığı ve koltukları rahat olduğu için tercih ederdim. Ancak en önemli avantajı, pasajın içindeki biracılardı. Soğuk kış günlerinde, o kadar dolaştıktan sonra pasajda biracılara takılınır, ucuz olan fıçı bira ile bir de patates kızartması söylenir, arkadaşlarla muhabbet koyulaştırılır ve matinenin saatinin gelmesi beklenirdi.
Ancak Batı Pasajı’na gelmeden önce mutlaka Bulvar Palas’ın önünden geçer, içerideki insanlara bakar, önündeki kafede çay, kahve içen insanları izlerdim. Bende Bulvar Palas’a takılanların sanki elit kişiler olduğu, Ankara sosyetesini temsil ettiği gibi bir izlenim vardı. Kim bilir, belki de öyleydi.
Bulvar Palas, Ankara ve Bakanlıklar semti için özel bir mekandı. Türkiye Cumhuriyeti henüz turizm yatırımlarına başlamamış, turizm kar getirebilecek bir sektör olarak görülmüyordu. Türkiye’nin başkenti olması dolayısıyla devletle işi olanlar; Ankara otellerinin konaklama potansiyelini belirleyen en büyük müşteri kitlesini oluşturdu. Böylesine bir dönemde 1954 yılında yeni meclis binasına yakın bir mekanda Atatürk Bulvarı üstünde yükseldi.
Ankara’da Bulvar Palas’tan sonra birçok otel daha açıldı ve rekabet yoğunlaştı. Bulvar Palas zaman içerisinde eskidi. Önceleri dört-beş yılda bir yapılan tadilatlar. son dönemlerinde kendilerini tasfiyeye kadar götüren olaylardan dolayı yapılamaz, otel yenilenemez oldu. Bulvar Palas’ın rekabet etmek durumunda olduğu iki grup vardı: Birincisi, kamunun misafirhaneleri ve devlet lokalleri. Ankara’ya konaklamaya gelen kamu mensubu personel ve kamu personelinden arkadaşı olan işadamları da dahil olmak üzere birçok kimse, fiyat avantajından dolayı kamunun misafirhanelerinde kalmaya başladılar. Bulvar Palas bu rekabetten çok zarar gördü. Sadece konaklama konusunda değil aynı zamanda devletin büyük lokalleri ve büyük salonları, birçok özel düğün için de tercih edilir oldu. Bu da Bulvar Palas’a zarar veren diğer bir durum. İkincisi ise doğrudan Ankara’daki diğer oteller. Ankara’da açılan Büyük Ankara Oteli, Hilton, Sheraton gibi otellerle Bulvar Palas sadece müşteri konusunda rekabet etmeyip, bu oteller aynı zamanda yetişmiş insan gücüne de talip oldular. Bulvar Palas birçok çalışanını, hatta birçok aşçısını Büyük Ankara Oteli’ne, Dedeman Oteli’ne kaptırdı ve süreç aleyhte devam edip gitti.
Ankara’nın en nazik yapılarından biriydi Bulvar Palas. Şimdilerde kafeler, dersaneler ve bürolarla dolu, eski güzel karakterinden çok uzak ruhsuz bir halde. Hala bugün dahi Bulvar Palas’ın önünden geçtiğimde ön cephesine gömülü balkoncuklarına oturan ve Bulvar’ı seyreden insanlar görürüm. Dikkatlice baktığınızda sanki bir tiyatro locasında aşağıda Atatürk Bulvarı’ndan akan kalabalığı ve hızla geçen zamanı seyreder gibi sessiz, sakin, huzur dolu insanlar. Hala geçmiş güzel günlerin anılarıyla Kızılay’ın keşmekeşinden uzak sükünet dolu Ankara’nın simgelerinden bir bina.
Nadir Avşaroğlu
Aralık – 2021