Geçen yıl 13 Mayıs’ta çoğu sabah vardiyasına giren 301 işçi Soma’nın Eynez madeninden çıkıp evlerine dönemedi. Türkiye’nin günlerce yasını tuttuğu, dünyanın gözlerinin Türkiye’deki iş güvenliği sorununa çevirmesine neden olan Soma maden faciasının üstünden nerede ise 1,5 yıl geçti.
Soma’dan sonra ne değişti? Türkiye’nin iş güvenliği karnesi iyileşiyor mu? Yasalarda ve mevzuatta yapılan değişiklikler bir çırpıda sıralamak mümkün ve onunla birlikte uygulamadaki aksaklıkları da. Ermenek’te 18 kişinin, İstanbul’da Torunlar İnşaat’a ait bir inşaatta 10 işçinin ölümü de Soma faciasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Soma’dan bu yana iş hayatı ile ilgili kaza raporları ve rakamlar daha da ürpertici. Sadece madencilik sektörü değil, inşaat gibi işçi sağlığı ve güvenliği riskinin yüksek olduğu çalışma alanlarında da kamuoyuna yansıyan rakamlar parlak bir tablo sergilemiyor.
Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Madencilik faaliyetleri sırasında yaşanan iş kazalarında, meslektaşlarımız da dahil olmak üzere pek çok çalışan yaşamını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır.
Soma’dan sonra hükümet Türkiye’nin farklı maden sahalarında çalışan, Çalışma Bakanlığı’na göre sayıları 200.000 olan maden emekçisi için bir dizi yasa ve mevzuat değişikliği yaptı. 13 Mayıs 2014’ten sonra madencilikte çalışma süresi 6 saate indirildi ve madencilerin ücretlerinin en az iki asgari ücretin altında olamayacağı yasa ile güvence altına alındı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) madenlerde risklerin en aza indirilmesini öngören sözleşmesi, 19 yıl sonra Türkiye tarafından da imzalandı. Facianın hemen ardından denetimler sıklaştırıldı. Türkiye’de çok fazla bir şey değişmedi. İş cinayetlerinde ölen, sakatlanan işçilerin sayısına baktığımızda fazla bir şey değişmediğini görüyoruz.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın, “Örnek bir maden, işçi güvenliği ön planda” diye nitelendirdiği, Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in müfettişlerinin daha 13-14 Mart’ta teftiş etti dediği Soma Kömür Madeni’nde yaşanan kazanın ardından maden iş kolundaki ölümlü iş kazalarının ardı arkası gelmiyor. Yaşanan maden kazalarının ardından hesap sorulmaması, bu kazalarda sorumluluğu olan bakanlar dahil herkesi cesaretlendiriyor.
Soma maden kazası ile doğrudan bağlantılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji Bakanı görevden alınmak veya istifa bir yana yeni kabineye alınarak ödüllendirildi. Dahası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Bakanlığı döneminde iş cinayetleri sonucu ölen işçisi sayısı 7.596 kişiyi buldu.
ÇSG Bakanı
Faruk Çelik döneminde İşçi Ölümleri |
ETK Bakanı
Taner Yıldız döneminde Maden İşçisi Ölümleri |
|
2007 | 348 | |
2008 | 866 | |
2009 | 390 | 62 (8 ay) |
2010 | 105 | |
2011 | 855 (6 ay) | 77 |
2012 | 878 | 61 |
2013 | 1.235 | 95 |
2014 | 1.886 | 386 |
2015 | 1.138 (8 ay) | 39 (8 ay) |
TOPLAM | 7.596 | 825 |
Son olarak, “Geçici Hükümet” tarafından 4 Ağustos 2015 tarihli Resmi Gazete`de yayınlanan madenlere ait kararname ile ATEX standartları olarak adlandırılan ve denetimlerde eksiklikler nedeni ile 66 yeraltı kömür ocağının kapatılmasına neden olan uluslararası standartlar ülkemiz ocaklarında 2020 yılına kadar uygulanmayacak.
13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 maden emekçinin ölümü ile sonuçlanan kazanın ardından yaşanan ölümlü maden kazalarında beklenildiği gibi en fazla ölümlü kaza, yeraltı kömür işletmelerinde meydana gelmiştir. Yeraltı maden işletmelerinde toplam 37 maden emekçisi iş kazalarında yaşamını yitirirken, bunu sırasıyla 15 ölümlü iş kazası ile agrega ve kum ocakları, 12 ölüm ile mermer ocakları, 11 ölüm ile krom, demir ve boksit gibi metal madeni işletmeleri, açık kömür ocakları, endüstriyel hammadde işletmeleri, sondaj çalışmaları ve tünelcilik faaliyetleri izledi.
Elimizde bulunan verilerle madenlerde yaşanan ölümlü iş kazalarının nedenlerini kesin olarak belirlemek çok zor. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi verileri ve medyada yer alan haberler değerlendirildiğinde Soma’daki maden faciasından sonra yaşanan maden kazalarının çeşitleri aşağıda gösterilmektedir.
Teknik Neden | Kişi | Teknik Neden | Kişi |
Göçük | 42 | Trafik Kazası | 7 |
Suda Boğulma | 19 | Elektrik çarpması | 4 |
Makinalara bağlı kazalar | 16 | Kalp Krizi | 3 |
Kamyonlara bağlı kazalar | 8 | Patlatma çalışmaları | 2 |
Ezilme | 7 | Tespit edilemeyen | 1 |
Oksijen yetersizliği | 7 | TOPLAM | 116 |
Bu tablodan da görüldüğü gibi yeraltı çalışmaları sonucu oluşan göçükler, en fazla ölümlü iş kazalarına neden olan maden kazaları olmakla birlikte maden ve iş makinalarına bağlı olan ve mermer ocakları, kum ocakları ve açık maden ocaklarında yaşanan ölümlü maden kazaları da oldukça yoğundur. Bu tablodan da açıkça görülebileceği gibi yaşanan maden kazalarının çok önemli bir bölümü “önlenebilir iş kazaları”ndan kaynaklanmaktadır.
Soma faciasından bu yana yitirdiğimiz 116 maden emekçisi toplam 38 ilimizde ve 86 maden kazasında yaşamlarını yitirmiştir. Bu iş cinayetlerinden ikisi Soma’da, 301 canımızı yitirdiğimiz ocağa komşu maden ocaklarında meydana gelmiştir. Bundan da anlaşılacağı gibi yaşanan kazalardan Soma’da bulunan maden işletmecileri dahi gerekli dersi çıkarmamışlardır.
Ölümlü maden kazalarının yaşandığı bölgeler değerlendirildiğinde ise yine karşımıza yeraltı kömür madenciliğine ilişkin illerimiz ön plana çıkmaktadır. 1 Mayıs 2014’den bu yana yaşanan 116 ölümlü iş kazalarının 20’si Zonguldak ve Bartın gibi taşkömürü havzasında meydana gelen kazalardır. Kömür madenciliğinin yoğun olarak yaşandığı Şırnak’ta 5, Manisa’da 3, Edirne, Karaman, Kütahya ve Amasya’da da 2’şer ölümlü maden kazası yaşanmıştır.
Mermer işletmelerinin yoğun olduğu illerden Muğla’da 6, Isparta’da 5, Balıkesir, Denizli ve Bilecik gibi illerde de 3’er ölümlü maden kazası olduğu görülmektedir. Kum ve taş ocakları ile agrega madenciliğin yapıldığı bölgeler ile iş makinalarına bağlı ölümlü maden kazaları ise ülkemizin çok çeşitli yörelerinde yaşanmıştır.
13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da, bilinen madencilik tarihimizin en büyük maden kazası yaşandı. Tarihimizin en ağır işçi katliamlarından biri olarak hafızalarımıza kazınan Soma, ne yazık ki yeni işçi ölümleri ile devam ediyor. Madenlerde başta yaşam odaları kurulması ve işçi güvenliği için atılması gereken adımlar, ne yazık ki atılmıyor. Birçok yeni düzenleme yapılmasına rağmen madenciler açlıkla ölüm arasında tercih yapmaya zorlanıyor. Kısacası; Soma bir milat olmadı, kar uğruna işçiler, emekçiler ölmeye devam ediyor. Her gün madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda iş cinayetlerine yenileri ekleniyor.
AKP iktidarının her zaman olduğu gibi “ben yaptım oldu” anlayışı ile meclise getirerek komisyondan geçirdiği yasa tasarısı, ülke madenciliğinin sorunlarını çözmek bir yana, maden mühendisi ve işçi istihdamını daraltacak ve yatırımları durma noktasına getirmiştir. Tüm çaba ve girişimlere rağmen “Teknik Nezaretçilik” kurumunun kaldırılarak “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişilikler” vasıtasıyla mühendislik bilim ve tekniği ticarileştirildiği takdirde, Soma‘lar, Ermenek‘ler, Şırnak`lar, Kozlu‘lar, Karadon‘lar, Kemalpaşa‘lar, Dursunbey‘ler, Gediz‘ler, Sorgun‘lar, Merzifon‘lar ve daha fazlası yaşanacak ve yaşanmaya devam edecektir.
Yaz boz tahtasına çevrilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu`nun, işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığı artık açığa çıkmıştır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde çözüm olacakmış gibi sunulan yasa, işveren sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırarak, tüm sorumluluğu neredeyse kazayı yaşayan işçiye ve bu gibi durumların olmaması için kısıtlı imkânlarla, yetkisiz güvencesiz çalışan mühendislerin sırtına yıkmaktadır. Anılan yasa geri çekilerek Odaların, Sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir.
Gelecek yıllar, korkarız ki çok daha ciddi acıların yaşanacağı ve kayıpların devam edeceği bir dönem olacaktır. Yaşanacak iş kazalarının ve cezaevlerine girecek olan mühendislerin sorumluluğu, işverenler ve gerçek sorunu görmemezlikten gelerek yasanın bu haliyle çıkmasını sağlayan hükümet yetkilileri ve yasayı hazırlayan bürokratların olacaktır.
Soma maden faciasının gerçekten de bir milat olabilmesi için; madencilik, siyasi vesayetten kurtarılarak bilimin, teknolojinin ve hukukun evrensel ilkelerine uygun olarak yürütülmelidir. Madencilik sektöründe yaşanan özelleştirme uygulamalarına son verilmeli, özelleştirilen madencilik kuruluşları tekrar kamu eliyle işletilmelidir. Özelleştirmelerle üretim; teknik bilgi ve alt yapı olarak yetersiz, deneyimi ve deneyimli uzmanı bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılmıştır. Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmelidir. Madencilikte taşeronluk ve rödovans uygulamaları yasaklanmalıdır.
Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Kuralsız ve denetimsiz çalışma yaşamına mahkûm edilen emekçilerle birlikte mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları da iş kazalarının odağına konularak, sorumlu tutulmaya çalışılmaktadır. Bu ortamı yaratan gerçek sorumlular, devlet, hükümet, işyeri sahipleri bu şekilde kendilerini temize çıkarmaya çalışmaktadır. Yaptığımız bütün bu önerilerin yalnızca yasal düzenlemelerle kalmayıp, uygulamada da yaşama geçirilmesi, cinayet ve faciaların tekrarlanmaması açısından bir zorunluluktur.
Nadir AVŞAROĞLU
Maden Mühendisi
Ekim – 2015