Yaklaşık 25 yıl Ankara’da Dikmen semtinde oturdum. Her sabah işe giderken fren balatalarından gelen uğultu, her akşam işten dönerken 20 yıllık Ford arabamın yokuştaki bağırtılarını dinledim. Bu 25 yıl boyunca Sisyphus’un hergün taşı ittiği gibi ben de emektar arabamı hergün Ankara’nın yokuşlarına çıkardım ve her gün tekrar inişini izledim.
Yıllarca Dikmen’de yaşamış biri olarak vitesi boşa alma üstadı olmuştum. İşten de eve dönerken 25 yıllık Ford arabamın zorlanması ve bağırtıları hala kulaklarımda.
“Ankara’nın Merdivenleri” çalışmamda da yazmıştım. Yıllar önce Konya’dan Ankara’ya okumaya gelen bir gençle sohbet etmiştik. Ankara’da en çok ne ilgini çekti sorusuna; “Çok fazla heykel var. Bir de hep yokuş ve merdivenler” cevabını verdi. Ankara’nın Merdivenleri’ni yazdım. Sırasıyla Ankara’nın yokuşları ve heykellerini de düşündüm.
Bu çalışmada da
Çıkışı yorucu
İnişi keyifli
Ankara’nın Yokuşlarını yazdım.
Nadir AVŞAROĞLU