ANKARA

Ankara
Aslında Ankara Güzeldir.

Yakup Kadri’nin Ankara romanında anlatıldığı üzre: Kılıç Ali Paşa, Atatürk’ün yaveridir. Şimdiki Elektrik Etüt’ün lokali (Onur Çarşısının karşısında, Maden Dairesi’nin yanında) Kılıç Ali Paşa’nın av köşküymüş. Ulus’taki Meclis’deki çalışmalardan bunalan, askeri ve mülki erkan bu köşke gelirler ve o zamanlar bataklık olan Kızılay’da ördek avına çıkarlarmış. Özellikle Kumrular Sokak’ın başından, kuşların inip kalktığı Güvenpark’taki, ördekler avlanırmış.

Ankara’nın ortasında av köşkü, Ankara’nın ortasında ördek avı.
Sıtkı Hocam, özünde Ankara güzeldir.

1402 Ankara Savaşı’nda ormanların sıklığından Timur fillerini Ankara’ya sokamamış, kaleyi piyadelerle zaptetmek zorunda kalmış. Kızılay’ın hemen arkasında bağlar varmış, aileler, gençler hafta sonu, akşamları oralara pikniğe gider seyran ederlermiş, o yüzden oraya Seyran Bağları denmiş. Seyran Bağları’na gelen İncesu deresi’nin üst kolu küçük bir çay olduğundan ve yüksekte kaldığından kimse oraya gitmez sadece bülbüller dere kenarına su içmeye, ötmeye gelirlermiş, o yüzden oraya Bülbül Deresi denmiş. Derenin yukarıdaki kolu ağaçlarla, özellikle kavaklarla kaplıymış, o yüzden oraya Kavaklıdere denmiş. Bunların hepsinin üstündeki tepelerde, zenginlerin bağları, konakları varmış. Bu yüzden oralara Kırkkonaklar denmiş. Bahçelievler’in adının nereden geldiğini sen bile bilirsin.

Sıtkı Hocam, aslında Ankara güzeldir.

Kavaklıdere ve Dikmen köyleri üzüm bağları dolu imiş. O yüzden burada yetişen şaraplara bu ad verilmiş. Bu bağlar pınarlardan çıkan sularla beslenirmiş. Pınarlara keklikler su içmeye gelirmiş. O yüzden oraya Keklik Pınarı denilmiş.

Bu söylemler durduk yerde olmamış.
Halk söylemiş.

Nadir AVŞAROĞLU
Ekim – 2016