Sevgili Sıtkı,
Geçtiğimiz akşam
Cep telefonundaki resimleri kaybolmasınlar diye
Bilgisayara ve CD’lere aktarıyordum.
Anılar, anılar, anılar,
Gezilen yerler, gülen gözler
Çocukların ufaklıkları
Hanımla benim, genç halimiz
Ancak ben sana bunları anlatmayacağım.
Bir resim beni çok etkiledi,
Geçmişe götürdü,
Güldüm.
Ancak sana önce İspanya İç Savaşı’nı anlatmam lazım.
İspanya İç Savaşı 1936’da başında yapılan seçimlerden Halk Cephesi’nin zaferle çıkması sonrasında Halk Cephesi ile faşist bir rejim kurmayı amaçlayan Falanjistler arasında yaşandı.
Bununla ilgili sağda solda çok bilgi, yazılmış olan yüzlerce, binlerce kitap var, ben burada İspanya İç Savaşı’ndan söz edecek değilim, benim asıl konuşmak istediğim kişi La Pasionara, asıl adıyla Dolores Ibarruri olarak da bilinen, İspanya Komünist Partisi’nin uzun süre genel sekreterliğini de yapmış kadınla ilgili.
Asıl ünü “No Pasaran”,
Yani “geçemeyecekler” anlamına gelen
Sloganı Cumhuriyetçilerin yayın organı
Madrid Radyosundan bağırmasında.
Slogan, aslen İspanyollara ait değil ancak, savaşın başladığı tarihte Madrid Radyosundan şöyle seslenmiş; Emekçiler! Çiftçiler! Antifaşistler! Vatansever İspanyollar! Ortak özgürlüklerimiz ve halkın demokratik zaferlerini savunmak için faşist askeri isyana karşı herkes ayağa kalksın. Demokratik ve halka ait İspanya’yı bir dehşet ve ölüm cehennemine atmak isteyen vahşilere karşı bütün ülke öfke içinde. Ama geçemeyecekler…
Bu güçlü haykırış faşistleri bile o kadar etkilemiş ki,
Madrid’e girdikten sonra Franco
“Hemos pasado,” yani “işte geçtik”
Demeyi ihmal etmemiş.
La Pasionara olarak anılan Ibarruri, Franco’nun ölümünden sonra 1977 yılında İspanya’ya döndü, aynı yıl milletvekili seçildi ve ilk meclis oturumunun başkanlığını da yaptı. La Pasionara, 7 Kasım 1989 tarihinde hastaneye yatırıldıktan sonra ayın 12’sinde, bir kaç ay süren zatüree sonrasında öldü. Cenazesine katılan binlerce kişi Madrid sokaklarında “No Pasaran” sloganları eşliğinde defnetti.
Sevgili Sıtkı,
Ben de Ankara’dan yaşayan bir kişi olarak doğup büyüdüğüm ve taraftarı olduğum futbol takımından hayli uzağım. Ancak sosyal medya ve kurduğumuz bir Dernek üzerinden her yıl Ankara’da okuyan gençlerin enerjisinden de yararlanarak televizyondan maç izliyor, yakın deplasmanlara giderek taraftar kimliğimizi korumaya çalışıyoruz.
Öğrencilerin arasında yaşı 40 ve 50 olan birkaç kelaynak olarak sırıtsak da gençlik günlerini yaşamak, o çoşkuyu tekrar hissetmek insana iyi geliyor.
Sıtkı kardeşim
Lafı uzatmayalım,
2-3 yıl önceydi, kritik bir maç, Samsun deplasmanına gideceğiz. Herkes çoşkulu. Maçın önemine binaen bir de pankart hazırlayalım dendi. Öğrenciler bir araya geldi, “No Pasaran” yazılı bir pankart hazırlandı. Samsun deplasmanına geldik, stat girişinde bir sürü polis, üst araması, kimlik sorgulama, çantalara bakma ve pankartları sorgulama.
Gençten bir polis, teker teker tüm pankartları açtırıyor, yazılara bakıyor ve sakıncalı gördüğünü içeri almıyor. Biz, No Pasaran’ı almazlar diyerek, iyice tırstık. Bizden önce Anti Faşist Taraftar gruplarını simgeleyen ve büyük harflerle “ANTİFA” yazılı pankartı açtılar. Polis bu nedir diye sorunca çocuğun biri “Ankara Ticaret Fakültesi” dedi. Polise mantıklı geldi, pankartı içeri soktu.
Gülelim mi, ağlayalım mı anlamadık. Kuyruk bize geldi. Pankart açıldı. “No Pasaran” yazıyor. Polis “bu nedir” diye sordu. Bizim öğrenciler de, “geçiş yok” anlamında diyerek yanıtladı. Ancak polisi tatmin edemedik. İleride amirine seslenerek “amirim burada İngilizce yazılı bir pankart var, bir bakar mısınız” dedi. Garibim, yabancı dilde yazılı her şeyi İngilizce biliyor, bizler iyice sıkıntıdayız.
Amir geldi, Pankartı açtırdı, uzunca baktı. “ne yazıyor burada” dedi. Geçen süre zarfında, Maliyede çalışan Mustafa abimiz bu soruya hazırlanmış, “Geçemeyecekler, defanstan geçiş yok” anlamında İspanyol taraftarlarının kullandığı bir söz dedi. İspanyolca olması amirimi iyice kıllandırarak, meraka sevk etti. Ancak Türk polisi yer mi? Yanındakine dönerek “Senin telefonda internet vardı. Bak bakalım bu laf ne demekmiş” buyurdu. Telefondan sözlüğe bakan genç polis “Geçiş Yok” demekmiş amirim diyince, başta amir olmak üzere herkes rahatladı. “Tamam geçin ama gözüm üzerinizde” sözlerine teşekkür ederek maça girdik.
Sıtkı kardeşim
O pankart sadece birkaç maç görebildi.
Birçok yerde “amirlerim” izin vermedi.
Ancak birçok eylemde kullanmıştık.
Son olarak geçtiğimiz 1 Mayıs’ta
Yorgunluğumuzu attığımız biracıda unuttuk.
Ama her bir araya geldiğimizde
Ya da aramıza yeni bir arkadaş geldiğinde
No Pasaran’ın Samsun deplasmanını anlatırız
Nadir AVŞAROĞLU
Temmuz – 2016