Sıtkı kardeşim,
Son Sardunyalar diye bir şarkı vardı
Zannediyorum Sezen Aksu şarkısı
Eskiden, çok eskiden bahseden
Naif, güzel, içten, duygusal
İlkokulun sonu, ortaokul yılları,
Bıyığım yeni terlemiş, ilk delikanlı yıllarım
Masum arkadaşlıklar, o pespembe ümit dolu gülüşler,
İlk sevda, ilk gözyaşları, yürek sıkışması, can çekişmesi
O yıllarda tanımıştım Son Sardunyaları
Artık bahar aylarına geldik
Az kaldı artık badem, papaz eriği çıkacak
Dağlarına bahar gelecek memleketimin
ve 50 yıl önce, yine böyle bir bahar ayında
Kısacası 68 baharında tanışmıştık, “Son Sardunyalar”la
İdealleri olan, ideallerine sahip çıkan
ve bu idealler için mücadele eden bir kuşak
ve bu idealleri yüzünden birçoğu ya öldürülen
ya da hapislerde süründürülen kuşak.
Son Sardunyalar
68 hareketleri 50 yıl önce bugünlerde başladı.
“Gez, toz, eğlen” yerine
“Baş kaldır, daha güzel bir dünya kur” hayaline dayanan
Evrensel bir eylem, bir gençlik başkaldırısı.
ABD, Tokyo, Mexico City, Londra, Madrid,
Varşova, Belgrad, Prag, İstanbul
ve elbette 68’in başkenti Paris’te
Sayısız ayaklanmalar
Bir kuşağı peşinden sürükledi.
Çağımızın Prometheus’ları
68 kuşağı
Sıtkı Hocam,
Bizim zamanımızda sardunyaları,
Başı beyaz tülbentle zarifçe bağlı teyzeler
Balkonlarında ya da pencerelerinde yetiştirirdi.
“Vita” yağ kutularında ya da peynir tenekelerinde
Pembe, beyaz, kan kırmızı,
Kadife küçük renkli yapraklarıyla rengarenk.
John Lennon’dan Imagine şarkısı için
“İçinde aşk sözcüğü geçmeyen, en güzel aşk şarkısı” denir
Imagine all the people living life in peace
Imagine all the people sharing all the world
Delikanlıydılar, idealisttiler, devrimciydiler.
Bozulmamış saf bir kuşaktı onlar.
Kızıldere’de katledilen Kazım Özüdoğru gibi,
“Halka inmeyi, ayakkabı boyacılığı yapmak sanıyorlardı”
İşten atılan Çorumlu belediye işçileri için yürüdüler.
Kürtler için, Kürtçe slogan atıp, Kürtçe şiirler okudular.
Varto depreminde kan bağışı kampanyası düzenlediler.
Azgın Zap Suyu’na köprü inşa ettiler.
Pancar, tütün, fındık, haşhaş mitingleri yaptılar.
Tam bağımsızlık için “Mustafa Kemal Yürüyüşü”
Düzenleyip Samsun’dan Ankara’ya yürüdüler.
İspanyol paçalı delikanlılar, mini etekli kızlar, hippiler
Hayalleri vardı, dillerinde ise John Lennon’dan “Imagine”
68 yılı, bahar ayları
Tüm dünyada sisteme baş kaldırının
Kollektif olarak meydana geldiği yıllar.
Öyle ki içinde yaşadıkları boktan sistemin
Az da olsa değişme ihtimali olduğu,
Tüm dünya ile beraber isyan edilirse,
Birşeyleri değiştirebilme umudunun bulunduğu yıllar
68 kuşağındaki dinamizmin yakıtı bu umuttu.
Öyle sanıyorum ki
Ben bundan 40 sene önce doğmuş olsaydım
68 kuşağının bana övüne övüne anlattıkları her şeyi yapar,
Sokaklarda bağıra bağıra isyan ederdim,
Kim bilir belki hapse girer veya öldürülürdüm.
Ancak eminim ki o hikâyeleri anlatanlar
Benimle aynı zamanda doğsalardı hayatları çok farklı olurdu
Örneğin, 68’li yıllarda genç olan herkesin kendini
68 kuşağı diye nitelemesi çok yaygın bir durumdur.
68 kuşağına atfedilen cesaret, güzellikler ve değerler
Bizim kuşağımız tarafından yeterince sahiplenilmemiş
O yıllarda atılan değerler bizim tarafımızdan takip edilmemiş gibi
Yargılanırız.
Kendilerinden sonra gelen kuşakları sorgulayan
Kendi çocuklarını pasif, sinmiş ve apolitik bulan
“Biz sizin yaşınızdayken” ile başlayan cümleler kuran
Anfi basmalar, ders boykotları, yurt direnişlerinden söz eden
En az onlar kadar çile çekmiş 78 kuşağını yargılayan
Çağımızın Prometheus’ları; son sardunyalar
Sıtkı Hocam,
Bu belki bir sitem
Benim gibi 68 kuşağıyla
Onların apolitik çocukları arasında kalmış
Benim kuşağımın bir sitemi
Ama nedensiz değil
Geçen yıl
ODTÜ Mezunları Derneği’nde konuşmuştuk.
68 baharının 50. yılını analım, konuşalım genç kuşaklara aktaralım.
Kişiler belirledik, paneller, söyleşiler, etkinlikler
Ama olmadı.
O, onunla konuşmuyordu.
Onunla, öbürü aynı panelde buluşmuyordu
Diğeri iyice yaşlanmış, konudan uzaklaşıyordu.
Sonuç olarak bizde heves kalmıyordu.
Biz de yaşlandık
Yoruluyoruz
Eskisi gibi heyecan bulamıyor
İdeallerimize ve geçmişimize sarılamıyoruz.
Kısacası Sıtkı Hocam
Artık herkesin evinde tropik bitkiler var
Şimdilerde, teneke kutularda sardunya yetiştiren yok
Oysa ki, sardunya arsız bir bitkidir
Küçük bir dalı dahi toprağa koysan
Kısa zamanda yeşerir, çiçek verir
Bir zaman geçtikten sonra
Yeni sardunyalar gözüne çarpmaya başlar.
Kırmızısı, pamuk helva pembelisi, beyazı,
Katmerlisi, katmersizi, pembe üzerine mor şeritlisi,
Bordosu, sakız sardunyası
Yani; sardunyaları çoğaltmak kolaydır
Yeter ki, iste
Sulamayı unutsan bile
Sardunya doğal dirençlidir.
Hatta ölecek bu derken
O çiçek açar.
Doğrudur,
Çiçekleri belki kokmaz
Ama katmerlidir
Baharın geldiğini ilk olarak
Sardunyalar çiçek açtığında anlarsın
Yeter ki sen
Son sardunyaların dallarından
Sardunya bahçesi yaratmayı iste
Sıtkı Hocam;
68 kuşağında
En çok birbirleri için ve inandıkları için
Ölüme başkaldırmış olmaları beni etkiler.
Şimdiki gençler 300 facebook arkadaşı olmakla övünürken
Son sardunyalar 10.000 kişiyle sokakları aşındırıyordu.
68 kuşağının idealleri vardı.
O idealleri uğruna mücadele ettiler.
Hapislere girdiler.
Öldüler.
Üstünden 50 yıl geçti
Koskoca bir 50 yıl,
Şimdi sınırlı bir özgürlük ortamında yaşıyorsak,
Az buçuk demokratik haklara sahipsek,
Bunu biraz da onlara borçluyuz.
Ünlü şair Vatansız Ricardo’nun da dediği gibi
“Ho ho ho şi minh
Daha fazla Vietnam”
Nadir AVŞAROĞLU
Mart – 2018