Sevgili Sıtkı,
Agora Meyhanesi
Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ;
Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini
Bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.
Sıtkı Hocam,
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri,
Balat çarşısında bir Meyhane açar.
Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen
“Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan
Dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla
Kısa zamanda ün yapar.
Aradan zaman geçer …
Tarih 1959’dur.
Bir tıp fakültesi öğrencisi
Komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz.
Aşk acısı ona soluğu birçok zaman,
Agora Meyhanesi’nde aldırmaya başlar.
Bir gün bu salaş meyhanede içtikten sonra
Eve gelir ve bir mektup yazmaya başlar aşkına.
Mektup şöyle başlar:
“Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.”
Mektubun ileriki bölümlerinde fakına varır ki
Aslında bir mektup değil bir şiir
Yazmaktadır
Şiirine de şu adı koyar:
Gece, Şarap ve Aşk
Şiiri yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir
Şiiri kabul edilir.
Şiir dergide tam basılmak üzereyken,
Kültür-sanat editörü tarafından fark edilir.
Editör şiiri yayınlar ama adını değiştirerek.
Şiirin adı olur
Agora Meyhanesi.
Sevgili Sıtkı,
Şiir o kadar sevilir ki, dillere pelesenk olur.
Hatıra defterlerinde yer alır,
Sevgililerin kulaklarına fısıldanır.
Şarkısı yapılır.
Şarkıyı neredeyse ünlü olup da söylemeyen sanatçı kalmaz.
Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy
Sadece bunlardan birkaçıdır.
Şarkıyı dinleyenler
Balat’ta ki Agora Meyhanesi’ne akın ederler.
Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar.
Öyle popüler bir mekân olur ki tam 286 Türk Filmi’nin
Meyhane bölümleri burada çekilir.
Yani ucuz şarapların satıldığı meyhane
Türkan Şoray’ları, Fikret Hakan’ları,
Ayhan Işık’ları, Cüneyt Arkın’ları ağırlamaya başlar.
2000’li yıllardan sonrada kaderine terk edilir,
Çöplük olarak kullanılmaya başlar.
AGORA MEYHANESİ
(Şiir, orijinal tam metin)
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum
ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası agora meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası?
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum
ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle
Delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası agora meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası agora meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası.
……
Sevgili Sıtkı
Dedim ya, ben anlatanların ve yazılanların yalancısıyım
Yazılana göre;
Bu güzel dizelerin ve hikayenin kahramanı
Dahiliye uzmanı Dr. Onur Şenli
Uzun süredir mücadele ettiği
Kansere yenik düşmüş. 08.09.2017
Nur içinde
Işıklar içinde yatsın
Sevdiğine kavuştu mu?
Bu güzel şiir karşılığını buldu mu?
Bilmiyorum.
Bilmek de istemiyorum
Ama bu romantizm
Bu duygu yoğunluğu
En güzel 20’li yaşlarda yaşanıyor.
Hele bir de o kişinin eli kalem tutuyorsa
Harikalar yaratıyor.
Eski ve ünlü bir Acem şairinin de dediği gibi
“Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey”
Nadir AVŞAROĞLU
Eylül – 2017