20May2024

Paylaş

ÜLKEMİZDE YERBİLİMLERİ MÜHENDİSLİKLERİ PROFİLİ ve MEVCUT DURUM ANALİZİ

Nadir Avşaroğlı

Maden Mühendisi

Öz

İçinde bulunduğumuz çağda, insan yaşamı için vazgeçilmez önemini algılamak giderek güçleşse de, yerbilimleri ve yerbilimlerini temel alan sanayi dalları tarih boyunca uygarlıkları şekillendiren temel alanlardan biri olmuştur. Özellikle, sanayi devriminden sonra insanlığın gelişim sürecinin son iki yüz yılındaki baş döndürücü ilerlemede yeraltından çıkarılan madenlerin ve enerji hammaddelerinin önemini yadsımak mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da, yer bilimlerine dayalı sanayi faaliyetleri olmaksızın insan yaşamının sürdürülebilmesi olası değildir. Bugün, kullandığımız arabalardan, içinde yaşadığımız evlere, bilgisayarlardan telefonlara kadar yaşamımız için vazgeçilmez olan hemen her şeyin hammaddesi yerbilimleri faaliyetleri sonucu elde edilen ürünler sayesinde varlık kazanabilmektedir.

İnsan yaşamı için bu kadar önem taşıyan yerbilimleri mühendislikleri eğitimindeki sorunların diğer mühendislik ya da eğitim-öğretim disiplinlerindeki sorunlardan pek de farklı olmadığını başından bilmek gerekiyor. Altyapı, eğitim öğretim kadrosu vb. açısından eksik yürütülen bir eğitimin niteliğinin sıkıntıları bulunurken yeni üniversiteler ve bölümler açmak yerbilimlerine hizmet etmemektedir.

Ülkemizde genelde üniversite eğitimi, özelde ise yerbilimleri mühendisliği eğitimi, ekonominin gelişiminden üniversite idaresine, genel devlet politikalarından eğitim politikalarına pek çok sorunla birlikte gelişmiş, şekillenmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu çalışmada, geleceğe yönelik bir takım sonuç ve hedefler çıkarmadan daha çok, bugünün bir fotoğrafını çekmeyi amaçlamaktadır. Mevcut durum verileri ve tabloları bu çalışmanın ana çatısını oluşturmaktadır. Bunun nedeni değerlendirme ve sonuçlarını oluşturabilmek için temel malzemeyi sağlamaktır. Bir diğer neden ise ilgilenen olursa daha sonraki yıllarda değişen, yenilenen rakamlarla revize edilebilecek temel bir kurgu oluşturmaktır.

Anahtar sözcükler: Yerbilimi mühendislikleri, Jeofizik mühendisliği, Jeoloji mühendisliği, Maden mühendisliği, Petrol ve Doğalgaz mühendisliği, Eğitim

Giriş

Eğitim, “toplumun gelişmesinin belirli bir aşamasındaki ekonomik düzen”in gerektirdiği düşünce, davranış, bilgi ve becerilerin bireylere aktarılmasıdır. Doğaldır ki böylesi bir aktarım eğitim kurumları aracılığıyla olacaktır. Toplumdaki kurumların incelenmesi ise, bu kurumların içinde yer aldıkları sosyo-ekonomik yapının bütünselliği içinde ele alındığında anlamlı sonuçlar verebilir. Bu nedenle, toplumdaki eğitim sistem ya da kurumların bütün boyutlarıyla kavranıp değerlendirilmesi, söz konusu sistem ya da kurumların, toplumsal yapının içerdiği diğer kurumlar arasındaki yerinin belirlenmesine bağlıdır. Toplumsal kurumlardan bir tanesi olan eğitim kurumunu, toplumun sosyo-ekonomik yapı ve ilişkilerinin oluşturduğu dinamiklerden soyutlayarak yalnızca kendi içinde değerlendirmeye girişmek ele alınan konunun gerçek boyutlarının gözden kaçırılması sonucunu verir.

Yerbilimleri insanoğlunun yeryüzünde görülmesiyle başlamış, onun ilerlemesine paralel olarak gelişmiş ve ilerleyen dönemlerde birçok bilimin ve mühendislik alanlarının temelini oluşturmuştur. Yeryüzünde görülen doğal olayları, depremler volkanlar, sıcak sular, kaynaklar, çökmeler, türlü renk ve şekillerde bulunan mineral, taşlar, fosiller, kıvrımlar, tabakalanmalar ve bunlar arasında görülen madenler ve renkli taşlar ilk insanlardan bu yana ilgi çekmiştir. Hatta buldukları renkli ve garip şekilli taşları, sırlı, esrarlı görmüşler, doğaüstü bir güç simgesi olarak düşünmüşler, tılsım ve ilaç olarak kullanmışlar ya da taşımışlardır.

Yerbilimleri ve Ülkemizde Yer Bilimleri Eğitiminin Geçmişi

Yerbilimleri ülkemizde çok yakın bir zamana kadar sanayiye dönük bir meslek eğitimi olarak yapılma yerine, bir genel kültür ve temel bilimler eki olarak görülmüştür. Öğrencilere yerküresinin genel yapısı, yer kabuğunun değişmesine etmen olan iç ve dış güçler, yer kabuğunun devinimleri, madenler ve doğal enerji kaynakları ile yer tarihi üzerinde temel bilgiler kazandırmak amacıyla lisede ve kimi yüksekokullarda temel bilim olarak gösterilmiştir.

Günümüzde; ülkemizde ve dünyada yer bilimleri ve yerbilimleri eğitimi birçok başlık altında toplanmakta ve çok değişik biçimlerde tarif edilmektedir. Jeofizik, jeoloji, maden, ve petrol-doğalgaz gibi birçok mühendislik alanının yanısıra, yer bilimlerinin temeli olarak kabul edilen petrografi, sedimantoloji, stratigrafi, metamorfoloji, tektonizma, mineraloji, jeokimya, jeomorfoloji, hidrojeoloji, neotektonizma, petroloji, jeodinamik, tetis jeoloji, yapısal jeoloji, zemin mekaniği, kaya mekaniği, paleontoloji, paleomanyetizma, oşinografi, sondaj, deprem bilimi, sismoloji ve şev bilimi gibi birçok bilim dalını içeren çok geniş bir yelpazeye sahiptir.

Ülkemizde yer bilimleri eğitimi Osmanlı’nın sanayileşme çabaları ile başlar. Yer bilimlerinin temeli kabul edilen jeoloji eğitimi, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi’nin temeli sayılan “Mühendishane-i Berri Hümayun”da ders veren baş hoca İshak Efendi yer bilimlerinin bazı konularında, 1835’de basılan “Memua-i Ulumu Riyaziye” adlı yapıtının “Madeniyat” bölümünde tuzlar, taşlar, kıymetli taşlar, altın, platin, kurşun, demir vb. madenler anlatılmakta ve özellikleri açıklanmaktadır. Yerbilimleri ve jeoloji konusundaki ilk basılı yayın 1852 yılında basılmıştır. 1900 tarihinde açılan Darülfün-u Şahane’nin Ulumu Riyaziye ve Tabiye Şubesi’nde 1900-1901 ders yılında uygulanan ders programında “Maadin ve Tabakatül Arz” dersi verilmiştir. 1908-1909 ders yılında birinci ve ikinci sınıfında madeniyat ve dördüncü sınıfta Tabakatül Arz dersleri ünlü yerbilimci Mazhar bey tarafından verilmiştir.

Ülkemizde yerbilimleri ile ilgili olarak mühendis yetiştiren ilk eğitim kurumu 1872 yılında öğretime başlayan Orman ve Maadin Mektebi’dir. Bu okulda 2 yıllık bir eğitimle maden aramak, ölçekli harita yapmak maden damarlarının durumunu ve gidişini tayin etmek, madenlerin mahiyetini meydana çıkarmak, Maden Nizamnamesi’ne göre maden çıkartanların imalâtını ve şartnamelere uygun hareket edip etmediklerini kontrol etmek ve rapor vermek üzere maden mühendisi yetiştirilmiştir. İlk jeoloji mühendisliği eğitimi ise İTÜ Maden Fakültesi’nde 1960-1961 akademik yılında başlamıştır. İTÜ jeoloji mühendisliği bölümü, 1974 yılına kadar 5 yıllık öğrenim sonucunda ülkemizin ilk jeoloji yüksek mühendislerini mezun etmiştir. Türkiye’deki ilk petrol mühendisliği bölümü 1961 yılında yine İTÜ’de açılmış ve İTÜ’nin diğer bölümlerinde olduğu gibi 5 yıllık bir eğitimle petrol yüksek mühendisi yetiştiren bölüm, daha sonra gelişen şartlara paralel olarak ülkemizdeki diğer bölümler gibi petrol ve doğalgaz mühendisliği bölümü olarak anılmaya başlanmıştır. Jeofizik mühendisliği ile ilgili olarak 1955 yılında ilk çalışmalar başlatılmış, 1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tatbiki Jeofizik Kürsüsü açılmış ve 1969 yılında jeofizik yüksek mühendisliği diploması verilmeye başlanmıştır.

Yerbilimleri Mühendisliklerinin Durumu

Günümüzde YÖK’ün internet sitesinde yer bilimleri ile ilgili olarak üniversitelerimizdeki coğrafya, jeoloji mühendisliği, jeofizik mühendisliği, geomatik mühendisliği, harita mühendisliği, hidrojeoloji mühendisliği, inşaat mühendisliği, jeodezi ve fotogrametri mühendisliği, maden mühendisliği, petrol ve doğalgaz mühendisliği, şehir ve bölge planlama, çevre mühendisliği, meteoroloji mühendisliği programları sayılmaktadır. Bu programların birçoğu mühendislik bölümleri değilken, Birçoğu ise yer bilimlerini temel alan ancak yer bilimi mühendisliğinden daha ziyade yerüstü ve coğrafi bilimleri temel alan bölümlerdir.

Ülkemizin en eski ve köklü üniversitelerinden İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yerbilimlerini içeren Maden Fakültesi, bizlerin de çalışmamızda ele aldığımız jeofizik, jeoloji, maden ve petrol mühendisliklerini içermekte, ancak YÖK tarafından yer bilimi kategorisine dahil edilen harita ve geomatik mühendisliklerini barındırmamaktadır. Bu duruma karşılık Erzurum Atatürk Üniversitesi Oltu Yer bilimleri Fakültesi’nde harita mühendisliğine yer verilmektedir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere hangi mühendislik dallarının yer bilimi olduğu konusunda YÖK’ün de kafası oldukça karışıktır.

Tablo 1- Yerbilim Mühendislikleri Program Sayıları ve Kontenjanları

2012 2013 2014 2015 2016 2017
P K P K P K P K P K P K
JEOFİZİK 18 1059 16 1021 10 526 10 236 5 191 7 184
JEOLOJİ 49 3103 49 3269 39 1993 31 950 22 810 20 582
MADEN 29 1896 28 1966 26 1340 24 694 17 602 16 481
PETROL 8 193 8 246 10 313 10 346 11 357 10 252
TOPLAM 104 6251 101 6502 85 4172 75 2226 55 1960 53 1499

Yukarıdaki tablodan da açıkça görüleceği gibi yer bilimleri eğitimi veren bu 4 disiplinde özellikle 2013 yılından itibaren kontenjanlara olan talep ve mezun mühendislerin iş bulmada çektikleri sorunlar da dikkate alınarak ciddi bir azaltmaya yönelinmiştir. 2012 yılından bu yana jeofizik mühendisliğinde 19, jeoloji mühendisliğinde 54, maden mühendisliğinde 36 ve petrol mühendisliğinde 14 program olmak üzere çeşitli üniversitelerde eğitim verilmiştir. Ancak bu programlardan II. öğretim ve vakıf üniversiteleri başta olmak üzere tercih edilmeyen birçok program kapanmak zorunda kalmıştır. 2013 yılında 6.500’lere çıkan toplam yerbilimleri mühendislikleri kontenjanları günümüzde % 77 bir azalış ile 1.500’ün dahi altına düşmüştür. En büyük düşüşler % 82 civarında olan jeofizik ve jeoloji branşlarında yaşanırken, petrol mühendisliği kontenjanlarındaki artış dikkat çekicidir.

Tablo 2- Yerbilimleri Mühendisliklerinin Kontenjanları ve Yerleşen Sayısı

2012 2013 2014 2015 2016 2017
K Y K Y K Y K Y K Y K Y
JEOFİZİK 479 335 403 255 223 198 212 212 249 136 184 109
JEOLOJİ 1428 1050 1157 820 779 675 736 724 732 467 536 391
MADEN 1056 741 877 584 586 512 570 537 586 407 542 425
PETROL 110 110 145 145 151 148 247 203 285 207 252
TOPLAM 3073 2236 2582 1804 1739 1533 1765 1676 1852 1217 1499

Tablo 2’de 2012 yılından günümüze yerbilim mühendisliklerine ait kontenjanlar ve bu programlara yerleşen mühendis adaylarının sayıları verilmiştir. Son 6 yılı içeren bu tabloda açılan kontenjanların sadece % 76’sının dolu olduğu görülmektedir. Son yıllarda program sayılarının ve kontenjanların azalmasıyla yerleşen adayların oranı, kontenjanlara göre yüzde olarak artsa da son iki yılda % 65 oranlarına kadar gerilemiştir. Bu gerilemede son iki yılda uygulanan ve üniversite MF-4 başarı sıralamasında 240.000 başarı sırasından daha aşağıda olan adayların mühendislik branşlarını seçememelerinin de payı büyüktür.

Yerbilimleri Mühendisliği Tercihleri

Ülkemizde yer bilimleri mühendislikleri meslek seçimi ve mesleğin sunduğu olanaklar açısından en az tercih edilen mühendislikler arasında yer almaktadır. 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre memnuniyet ve tercih edilme açısından jeofizik, jeoloji ve maden mühendisliği bölümleri ziraat ve orman mühendisliklerinden hemen sonra gelmektedir. Yine yer bilimleri içinde yer alan petrol mühendisliği ise kendisine orta sıralarda yer bulmaktadır.

Yer bilimleri mühendisliklerinin bu kadar az talep görmesinin nedenleri; işsizlik, yerbilimlerini temel alan sanayi kollarında yaşanan istikrarsızlık, yatırımların azlığı, kamunun ilgili sektörlerden çekilmesi, devletin az sayıda yerbilimleri mühendisi istihdam etmesi, yerbilimleri çalışma koşullarının zorluğu, çalışma koşullarının büyük kentlerden uzak oluşu, arazi çalışmalarının tercih edilmemesi ve olumsuzlukları, taşrada ve kırsal alanda çalışma koşullarının zorluğu, maden ve iş kazalarının ürkütücü etkileri ve çevrecilerin yerbilimcilere olumsuz bakışları sayılabilir.

Tablo 3- Yerbilimleri Mühendisliklerinin Tercih Edilme Durumları

2011 2012 2013 2014 2015 2016
JEOFİZİK (7) 4.254 3.059 2.800 1.973 2.022 1.644
JEOLOJİ (20) 15.012 12.049 10.849 7.334 8.506 5.509
MADEN (16) 8.999 6.684 6.934 4.049 5.702 5.194
PETROL (10) 1.122 1.211 1.857 1.612 1.746 1.360
TOPLAM (53) 29.387 23.003 22.440 14.968 17.976 13.707

Yukarıdaki tabloda 2011 yılından 2016-17 öğretim yılına kadar geçen dönemde üniversitelerimizin yer bilimleri bölümlerini tercih eden öğrenci sayıları verilmiştir. Tabloda görünen en önemli durum; geçen 6 yıllık süre zarfında tercih oranlarında yaşanan % 53’lük bir düşüşle 13.707 rakamına gerilemiş olmasıdır. Petrol mühendisliği tercih oranlarında açılan ve kapanan program sayılarına bağlı olarak belli bir artış söz konusu olsa da diğer üç yerbilimi mühendisliğinde yıllar itibarı ile birbirine oldukça paralel bir tercih yitimi olduğu gözlenmektedir. Bu durum, yerbilimleri mühendisliklerinin popülaritesini kaybetmesinin yanısıra azalan kontenjanlarla da açıklamak mümkündür.

Bu çerçevede konuyu ele alan YÖK ve üniversiteler yerbilimleri mühendisliklerinin sorunlarını ele almaya çalışmıştır. Konuyla ilgili olarak 7 Nisan-2016 tarihinde YÖK ve ilgili programların bölüm başkanları ve bu bölümlerin bulunduğu fakültelerin dekanlarının katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilmiş ve toplantıda öncelikle, “jeoloji, jeofizik ve maden” mühendislikleri eğitimiyle ilgili, özellikle kontenjan, kalite, istihdam ve bu sorunların çözümlerine dair öneriler ele alınmıştır. Toplantı sonunda sorunların çözümü için ilgili alanlardaki dekan veya bölüm başkanlarından oluşan “Yer Bilimleri Eğitimi Değerlendirme Komisyonu” oluşturulması ve bu komisyonun 2 aylık çalışma sonrasında bir rapor hazırlayarak, YÖK Başkanlığı’na sunulması kararı verilmiştir.

Bu toplantının sonuçları ve komisyonun raporu kamuoyuna yansımamıştır. Ancak, YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın 21 Haziran 2017 tarihinde yaptığı basın toplantısında, 2017-2018 döneminden itibaren “yer bilimleri ve temel bilimler alanındaki programlara ilk üç sırada yerleşen öğrencilere, bir yıl boyunca aylık 625 lira burs verileceğini” açıklaması bu konuda yapılan çalışmaların bir yansıması olarak kamuoyuna duyurulmuştur. YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın açıklamalarında; geçtiğimiz yıllarda tarım, ziraat, orman ve su ürünleri odaklı lisans programlarına olan ilginin arttırılması amacıyla bu fakülteler altında yer alan programlara ilk 3 sırada yerleşen 630 öğrenciye teşvik programı kapsamında burs verilmeye başlandığı belirtmiştir. Son yıllarda ilginin azaldığı diğer bazı programlardan olan temel bilim programları olan fizik, kimya, biyoloji ve matematik`e yönelik de teşvik edici bazı destek ve teşvik süreçlerinin iki yıl önce başlatıldığını belirtildi.

YÖK’nun 2017-18 öğretim yılında bu programlara ek olarak yer bilimleri mühendislikleri alanında da burs verileceği duyurulmuştu. YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın açıklamalarında; “halen yükseköğretim sistemimizde, 20 maden mühendisliği, 25 jeoloji mühendisliği ve 8 jeofizik mühendisliği programı mevcut olup bu programlarımızda kayıtlı 431 öğrencimiz bulunmaktadır. 2012 yılında bu programların doluluk oranı % 39-50 arasında iken 2016 yılında % 52-66 arasındadır. Fakat bu durumda tarafımızca kabul edilebilen bir durum değildir. Bu programlarda ülke için ziraat, orman, su ürünleri gibi ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Bu programların önemi ile ilişkili olarak öğrenci profilinin iyi olması önceliklerimizdendir. Bu kapsamda maden mühendisliği, jeoloji mühendisliği ve jeofizik mühendisliği programlarına ilk üç sırada yerleşen öğrencilere de burs vereceğiz.” ifadeleri yer almıştır.

Tüm bu açıklamalar ve geliştirilen çözüm önerileri YÖK’ün ve üniversitelerimizin yerbilimleri mühendislikleri ile ilgili sorunlardan ne kadar uzak olduklarının bir göstergesidir. Açıklamalarda, yerbilimleri mühendislikleri sadece jeofizik, jeoloji ve maden olarak tanımlanmış, diğer bölümler bu durumun dışında bırakılmıştır. YÖK başkanı üniversiteler de bulunan ancak bu yıl öğrenci almayan yerbilimleri bölümlerini bile hesabın içine dahil ederek, kontenjan ve ortalama hesabı yapmış, böylelikle sorunlardan ve konunun bilimselliğinden ne kadar uzak olduğunu sergilemiştir.

Yerbilimlerine olan talep azlığının gerçek nedenlerini araştırmayan yetkililer, öğrencilere burs vererek, bölümlerin tercih edilebilirliğini yükselteceklerini düşünmektedirler. Benzer bir durum 2 yıl önce ziraat mühendisliği ve ilgili programlarında yaşanmış ve YÖK, bu duruma yine öğrencilere burs vaat ederek sorunları çözeceğini sanmıştır. YÖK’ün internet sitesinde yayınlanan rakamlara göre üniversitelerin tarım, ziraat, orman ve su ürünleri odaklı lisans programlarına burs verilmesi sonucu 2015-2016 yılında 5.558 olan öğrenci sayısı burs programından sonra 5.869 olmuştur. Sadece % 5,5’lik bir artış oranını üniversiteye giren öğrenci sayısı ve kontenjan artışlarına değil de verilen bursla açıklamak çok doğru bir yaklaşım gibi gözükmemektedir.

Zaten bu durum Haziran 2017 tarihinde yapılan bu açıklamanın ardından açıklanan 2017-18 öğretim yılı sonuçları da doğrulamıştır. Şöyle ki; YÖK’nun yerbilimleri olarak tanımladığı ve bu öğrenim yılı içinde burs vermeyi taahhüt ettiği programların çoğu boş kalmıştır. 7 jeofizik mühendisliği bölümünden sadece biri, 19 jeoloji mühendisliği bölümünden 5’i ve 16 maden mühendisliği bölümünden 5’i kontenjanlarını doldurabilmiştir. Yani toplam 42 yerbilimleri bölümünün sadece 11’i tüm kontenjanlarını doldurabilmiştir.

YÖK’nun çözüm olarak sunduğu ve bu yıl tercih edilebilirliği artırmak amacıyla programlara ilk üç sırada kayıt yaptıran öğrencilere burs verilmesi konusundaki çözüm önerisi de istenilen sonucu vermekten uzaktır. 2017-18 öğrenim yılında üniversitelerin jeoloji mühendisliği bölümlerinde 5, maden mühendisliği bölümlerinde 2 ve jeofizik mühendisliği bölümlerinde 1 programa 3’ün altında öğrenci kayıt yaptırmış ve burs olanaklarının öğrenciler için cazip olmadığını göstermiştir. Ayrıca; jeofizik mühendisliğinde öğrenci alan 7 programın 5’i, jeoloji mühendisliğinde öğrenci alan 19 programın 11’i ve maden mühendisliğinde öğrenci alan 16 programın 9’u on kişinin altında öğrenci kayıt yaptırarak durumun vahametini daha da ortaya koymaktadır.

Tablo 4- Üniversitelerin Yerbilimleri Bölümlerinin Tercih Edilme Durumu (2016-2017 Öğretim Yılı)

KONTENJAN TERCİH İLK ÜÇ TERCİH İLK ÜÇ TERCİHİNE YERLEŞEN ORTALAMA YERLEŞİLEN TERCİH
JEOFİZİK (7) 249 1644 256 69 11
JEOLOJİ (20) 732 5509 926 308 10
MADEN (16) 586 5282 843 209 11
PETROL (10) 285 1360 295 79 8
TOPLAM (53) 1852 13795 2320 665 10

2017-18 öğretim yılında yerbilimleri mühendisliklerini ilk üç sırada yerleşecek adaylara verilecek bursun durumu Tablo 4’den de daha rahat anlaşılmaktadır. 2016-17 yılında mevcut 53 yerbilimi programını toplam 13.795 öğrenci tercih etmiştir. Bu tercihler arasında 2.320 (% 16,8) adedi ilk üç tercihlerinde yer bilimlerine yer vermiş ve sadece 665’i (% 4,8) ilgili bölümlere yerleşmiştir. Yerbilimleri mühendisliklerine yerleşenler ortalama olarak 10. sırada yer verdikleri programlara yerleşmişlerdir.

Yerbilimleri mühendisliklerinin tercih edilmeme durumları sadece üniversite sınavında değil, daha sonra uygulanan ek yerleştirmelerde de devam etmektedir. 2016-17 öğretim yılında boş kalan kontenjanlara yapılan ek yerleştirmede jeofizik mühendisliğinde toplam 8 adet programda 133 boş kontenjan kalmış, boş kalan kontenjanlara 3 (% 2,2) öğrenci, jeoloji mühendisliğinde toplam 23 adet programda 312 boş kontenjan kalmış, boş kalan kontenjanlara 13 (% 4,1) öğrenci, maden mühendisliğinde toplam 18 adet programda 228 boş kontenjan kalmış, boş kalan kontenjanlara 13 (% 5,7) öğrenci ve petrol mühendisliğinde toplam 11 adet programda 200 boş kontenjan kalmış, boş kalan kontenjanlara 4 (% 2,0) öğrenci yerleşmiştir.

Günümüzde yerbilimleri mühendislikleri arasında en popüler olan ve öğrenciler açısından en cazip disiplin petrol ve doğalgaz mühendisliğidir. Ancak son yıllarda Dünyada petrol ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar, sektördeki mühendis istihdamını da olumsuz etkilemektedir. 2014’ten bu yana petrol fiyatlarında yaşanan % 85’lik düşüşün ardından petrol sektöründe dünya çapında 100,000 den fazla çalışan işten çıkarılmıştır. Bu durumun yanı sıra hidrokarbon kaynaklarının da hızla azalma eğiliminde olduğu hesaba katılırsa, petrol mühendisliğine ait yeni bölümlerin özellikle vakıf üniversitelerinde ve KKTC’nde plansız bir şekilde açılmaları ile mevcut üniversitelerin kontenjan artırımlarının ülkemizin ve sektörün gerçeklerine uymadığı ortaya çıkmaktadır. Mevcut bu durum ile birlikte mezunların ancak % 10’u sektörde istihdam edilebilmekte ve çalışmakta olan petrol mühendislerinin bile işsiz kaldığı böylesine ortamda yeni mezun mühendisler, artık iş bulmakta zorlanmaktadır.

Günümüzdeki Durum ve Yeni Arayışlar

2000li yıllar ile giderek saygınlığını ve popülaritesini kaybeden yer bilimleri mühendislikleri günümüzde nerede ise tercih edilmez veya zorunluluktan kayıt yapılan birer disiplin haline gelmişlerdir. İşsizlik ve çalışma şartlarının zorluğu bu disiplinlerin seçiminde en büyük engel olarak görülmektedir. Ülkemizde sayıları giderek artan üniversiteler ve bu üniversitelerde verilen 78 farklı mühendislik diploması, öğrencileri bu noktalara yöneltmekte ve yer bilimleri mühendisliklerinden uzaklaştırmaktadır.

İki yıl önce yürürlüğe konan ve üniversite sınavında MF-4 puan türünde 240.000’den daha fazla başarı sıralamasına sahip olmayanların mühendislik disiplinlerini tercih edememeleri bu bölümlerin tercih edilme oranını daha da azaltmıştır. Yani ilk 240.000 içinde yer alan ve meslek seçimi yapan öğrencilerin çoğu önemli üniversiteler ve büyük kentlerde yerbilimleri öğrenimini seçmek yerine, vakıf veya taşra üniversitelerinde daha popüler olan mühendislik disiplinlerini tercih etmektedirler.

2015 yılındaki üniversite sınavında bu durumlardan farklı olarak “başarı sıralaması aralarındaki fark yüz binleri bulan öğrencilerin aynı sınıfta, aynı öğretim üyesinden, aynı müfredatı takip etmesinin eğitim bilimi açısından doğru olmadığı” gerekçesi ile aralarında mühendisliğin de bulunduğu birçok meslek grubuna başarı sırası sınırlaması getirilmiştir. Bu duruma göre, tıpta 40.000, hukukta 150.000, mühendislikte 240.000 ve mimarlıkta 200.000 taban başarı sırası şartı getirilmiştir. Yine 2015 yılında daha önceki yıllarda 30 olan tercih sayısı “ilk 10 tercihten sonra kazanılıp yerleştirme yapılmasına rağmen kaydolma oranının düştüğü” gerekçesi ile 24 ile sınırlandırılmıştır.

İlk bakışta son derece olumlu olarak gözüken bu durum, ilerleyen süreç içinde temel gerekçesinden çok farklı bir durum yaratmıştır. Şöyle ki; üç büyük kentin dışında kalan yerbilimleri mühendisliklerine ait programların çoğunda YÖK tarafından belirlenen minimum 10 öğrencini kontenjanı bulunmasına rağmen bu programlarda dahi doluluk oranı % 30-35 bandında kalmıştır. Kısacası birçok yerbilimi programına sadece 3-4 öğrenci kayıt yaptırmıştır. Bu kadar az sayıda öğrenci ile öğrenim yapılamayınca, YÖK yetkilileri bu programlara dikey geçiş aracılığı ile öğrenci kaydetmeye başlamışlardır. Meslek yüksek okullarından sınav ile yerbilimleri mühendisliklerine geçiş yapma anlamı taşıyan dikey geçiş ile 240.000’in çok daha altında başarı sırası bulunan öğrenciler yer bilimleri programında öğrenim görebilmektedir.

Üniversitelerin yerbilimleri mühendisliklerine giderek talebin azalması bazı üniversiteleri farklı arayışlara da itmiştir. İlk olarak Erzurum Atatürk Üniversitesi Oltu Yerbilimleri Fakültesi oluşturulmuş ve ilgili mühendislik disiplinlerini bünyesinde toplamıştır. Böylelikle mühendislik fakültesi bünyesinde bulunan yerbilimleri mühendislikleri bu fakülteye bağlanmış, Erzurum’da öğretim gören öğrenciler de Oltu ilçesine taşınmışlardır. Fakülte bünyesinde jeofizik, jeoloji, maden ve petrol mühendisliğinin yanı sıra YÖK tarafından yerbilimleri statüsünde yer almayan harita mühendisliği de Fakülte kapsamına alınmıştır. Ancak Oltu Yer Bilimleri Fakültesi tüm bu değişiklik ve denemelere karşın başarılı olamamış ve üst üste çok az öğrencinin tercih ettiği yer bilimleri fakültesi 2017 yılında tüm bölümleri ile birlikte kapanmıştır.

Erzurum’daki bu gelişmenin hemen ardından bu yıl da ilk kez olarak Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde daha önce ayrı ayrı jeofizik, jeoloji ve maden mühendisliği olarak öğrenci alan bölümler bu yıl ilk kez yer bilimleri mühendisliği bölümü çatısı altında öğrenci almaya başlamıştır. Konuyla ilgili olarak açıklama yapan fakülte dekanı Prof. Dr. Serdal Terzi, yer bilimleri mühendisliği bölümünün ilk olarak kendi üniversitelerinde açılmasından memnuniyet duyduklarını belirterek, “Bu yıl 30 artı 1 okul birincisi öğrenci alacağız. İlk yıl tüm öğrenciler birlikte bir program izleyecek, Jeoloji, Jeofizik ve Maden Mühendisliği hakkında bilgi sahibi olacak. İlk yılın sonunda ise öğrenciler başarı ve istek durumlarına göre bölümlerini seçecek ve seçtikleri bölümden mezun olacak” ifadelerini kullanmıştır. Ancak bu denemenin de başarılı olduğu söylenemez. Açıldığı ilk yıl çok düşük puanlarla 31 kontenjanın bulunduğu bölüme sadece 3 öğrencinin yerleştiği düşünülürse çok uzun ömürlü olacağı düşüncesinde değiliz.

Çalışmanın hazırlandığı Temmuz 2017 tarihinde ülkemizde 114 devlet, 65 vakıf olmak üzere 179 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelere Kıbrıs’ta bulunan 12 vakıf üniversitesi ve harp okulları, polis akademisi Gülhane Tıp Akademisi gibi üniversite ve akademiler de eklendiğinde rakamın 200’e yaklaştığı görülmektedir. Ülkemizde bulunan ve TMMOB’ye kayıtlı 83 mühendislik programında ÖSYM 2017-2018 öğretim yılında toplam 89.097 mühendislik programlarına ait kontenjan bulunduğu duyurulmuştur. Bu rakamlara KKTC üniversiteleri ve diğer ülke üniversiteleri ile okul birincileri (2.283 öğrenci) kontenjanları dahil değildir.

Tablo 5-Yerbilimleri Mühendisliklerine Ait Mevcut Durum*

AKREDİTASYON ÖĞRENCİ SAYISI AKADEMİSYEN SAYISI
ABET MÜDEK Toplam Kadın Erkek Toplam Prof. Doç. Y.Doç. Toplam
JEOFİZİK 1 2 3 691 1581 2272 34 21 24 79
JEOLOJİ 2 8 10 1958 5765 7723 185 68 118 371
MADEN 2 4 6 719 4786 5505 104 64 52 220
PETROL 2 2 191 1320 1511 6 4 16 26
TOPLAM 7 14 21 2559 13452 17011 329 157 210 696

*Tabloya KKTC’de eğitim veren petrol mühendisliği bölümleri dahil edilmemiştir.

Bilindiği gibi akreditasyon; çeşitli mühendislik eğitim programları için değerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak, ülkemizdeki mühendislik eğitimi kalitesinin yükseltilmesine katkı sağlamak amacı ile günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Ülkemizde mühendislik programlarının tamamı ABD kökenli ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology) ve ülkemizde bulunan MÜDEK (Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği) tarafından akredite edilmektedir.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan sayıda mühendislik ve yerbilimleri programları akredite olmaktadır. Yerbilimleri mühendisliği alanında eğitim veren toplam 53 adet programın 21 adeti (% 39,6) akredite programlardır. Akredite olan bu programların 7’si (sadece iki üniversitemizde bulunan 7 adet yerbilimleri programı) ABET tarafından ve 14 adeti MÜDEK tarafından akredite edilmiştir. Mühendislik branşları göz önüne alındığında; 2016-17 öğrenim yılında 5 üniversitede (4 devlet, 1 vakıf) 52 program (49 devlet, 3 vakıf) ABET tarafından ve 45 üniversitede (31 devlet, 14 vakıf) 223 program (189 devlet, 45 vakıf) MÜDEK tarafından akredite edilmiştir. Mühendislik alanında akredite olan toplam 275 programın 21’i (% 7,6) yerbilimleri mühendisliklerine aittir.

Yine 2016-17 öğretim yılında üniversitelerimizin yerbilimleri mühendislik programlarında toplam 17.011 öğrenci eğitim görmektedir. Bu öğrencilerin 2.559’u kadın ve 13.452’si erkek öğrencidir. Aynı dönemde üniversitelerimizin mühendislik disiplinlerinde toplam 511.939 öğrenci eğitim görmekte olup, yerbilimleri mühendisliği öğrencilerinin toplam içindeki payı % 3,3 olarak gerçekleşmiştir.

Yerbilimleri mühendislik programlarının akademisyen kadrosu değerlendirildiğinde, toplam 696 akademisyenin yerbilimleri programında görev yaptığı görülmektedir. Bu akademisyenlerin 329’u (% 47,2) Prof. Dr., 157’si (% 22,5) Doç. Dr. ve 210’u (% 30,1) Yrd. Doç. Dr. olarak görev yapmaktadır. Mühendislik disiplinlerinde görev yapan toplam 12.639 akademisyen içinde yerbilimleri mühendislikleri 696 kişilik kadrosu ile % 5,5’lik bir paya sahiptir. Mühendislik eğitimi veren bu öğretim elemanlarının dağılımı da şöyledir: 4.511 Prof. Dr, 2.727 Doç. Dr, 5.401 Yrd. Doç. Dr olmak üzere toplam 12.639 öğretim elemanı vardır. Ancak Prof. Dr. kadrosu göz önüne alındığında bu oran % 7,3’e kadar çıkmaktadır.

Sonuç Yerine

Günümüzde yüksek öğretime girmek oldukça zor. Liseyi bitiren her beş gençten dördünün daha ileri bir eğitim görme olanağı bulunmuyor. Her yıl yaklaşık 2 milyon genç üniversite kapılarında geleceğini arıyor. Plansızlığın her alanda egemen olmaya başladığı ülkemizde, bunun en yaralayıcı sonuçlarında birisi, yüksek öğretimde ve onun bir parçası olan yerbilimleri mühendisliği öğretim/eğitiminde gözlenmektedir. Yıllardır yerbilimleri mühendisliği disiplinlerinde öğretim veren üniversiteler, gençlerin tercih etmemesi nedeniyle kapasitelerinin çok altında öğrenci almakta ve kapanmakla yüzyüze bulunmaktadır.

Üniversitelerimizde halen 4 farklı yerbilimi mühendisliği programı bulunmakta, bu bölümler verilen burslarla YÖK tarafından teşvik edilmektedir. Tüm bu teşviklere rağmen giderek kan kaybeden yerbilimleri mühendisliklerine ait programlar, yeniden modifiye edilerek yerbilimleri fakültesi ya da yerbilimleri mühendisliği bölümü gibi farklı yapılanmalarla öğrencilere cazip hale getirilmeye çalışılmaktadır. Günümüzde yerbilimleri mühendisliklerine ait bölümlerin var olan olanakların giderek daraldığı, eğitim kalitesinin düştüğü, altyapı olanaklarının yeterince oluşturulamadığı görülmektedir. Bu çalışmada; yüksek öğrenimin genel sorunlarının yanında, mühendislik eğitimi ve üniversitelerimizin yerbilimleri mühendislikleri bölümlerindeki eğitim ve öğretim incelerek sorunlar tespit edilmeye çalışılmış ve kısmen çözüm önerileri sunulmuştur.

Dünyada son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, günümüz devletlerinin varolmak için teknolojik gelişmeleri takip etmek, uyarlamak ve uygulamak zorunluluğunu ortaya koymaktadır, Ülkemiz de bu gelişmelerden gençler etkilenmekte ve kendilerine meslek olarak teknoloji ağırlıklı meslekleri ilk sıralarda tercih etmektedirler. Bu durumda, konvansiyonel meslek grupları arasında yer alan yerbilimleri ile ilgili meslek alanları gençlere cazip gelmemektedir. Ayrıca ülkemizde yerbilimlerine dayalı sanayilerdeki istikrarsızlık, işsizlik, yatırımların azlığı, kamunun sektörden çekilmesi, istihdam sıkıntısı, çalışma koşullarının ağırlığı, arazi şartlarının zorluğu, maden ve iş kazaları ile çevrecilerin baskısı meslek seçimi yapan genç insanları yerbilimlerinden giderek uzaklaştırmaktadır.

Gelinen bu noktada, yerbilimleri mühendisliklerindeki sorunların çözümü için; merkezi planlamalar yapılmalı, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan eğitim politikaları üniversitelerde yaşama geçirilmelidir. Bu çerçevede ülkenin gereksinim duyduğu kadar ve kalitede yerbilimleri mühendisleri yetiştirilmelidir. Mevcut bölümlerin eğitim niteliğini yükseltecek çalışmalar yapılmalıdır.

Yerbilimi mühendislerinin işsizlik sorunlarının çözümünde, yerbilimi mühendislerini ilgilendiren iş alanlarının genişletilerek istihdam sağlanması konusunda yasal girişimler arttırılarak sürdürülmelidir. İşsizliğin giderek arttığı bir ortamda yerbilimleri mühendisliklerinin alt dalları ile ilgili bölümler açılmamalıdır. Benzer şekilde yeni yerbilimleri mühendisliği bölümleri açılmamalı, mevcut olanların ise, eşit ve yeterli olanaklara kavuşması sağlanmalıdır. İlgili bölümlerde ders müfredatı değişen ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenmeli, zemin mekaniği, işçi sağlığı iş güvenliği, yerbilimlerinde bilgisayar uygulamaları ve çevre vb. dersler, zorunlu ders olarak müfredata konulmalıdır.

Kaynaklar

Avşaroğlu, N. (2017) 2015-16 Öğretim Yılında Mühendislik, Mimarlık Bölümlerine Yerleşen Öğrencileri Profili, https://www.academia.edu/

Özçep F. Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Jeoloji Araştırmalarının Tarihçesi, İstanbul Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü

Yerbilimleri Eğitiminde Başlıca Sorunlar, http://www.maden.org.tr/resimler/ ekler/787f02 ed34fd886_ek.pdf

https://ais.osym.gov.tr/

Üniversitelerde Temel ve Yer Bilim Tercih Edenlere Maaş Gibi Burs, 21 Haziran 2017, http://www. yok.gov.tr/web/guest/yok-baskani-sarac-tan-burs-mujdesi

Blog yazıma tepki göster
Harika
0
Harika
Beğendim
0
Beğendim
Haha
0
Haha
Beğenmedim
0
Beğenmedim
Güzel
0
Güzel
Anlamadım
0
Anlamadım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir